Viyana'ya gidenler bilir; Avusturya'nın başkenti müzeler şehridir. Bunların en ilginçlerinden biri de, "Falschermuseum" dedikleri, "Taklit Eserler Müzesi"dir.
Burada, Rembrandt'tan Chagall'a birçok ünlü sanatçının eserlerinin taklitleri yer alıyor.
Resimlerin bir kısmı, tanıdık bir eserin taklidi. Bir kısmı ise bilinmiyor. Çünkü taklitçi, belli bir tabloyu değil, sanatçının tarzını, örneğin renk kullanımını taklit etmiş... Çoğunun ortak özelliği ise aslından ayırt etmek için uzmanların bilgi ve gözüne ihtiyaç duyulması. Sahteyi aslından ayırt etmek deyince... Günlerdir Ankara Resim ve Heykel Müzesi'nden çalınan eserleri konuşuyoruz. Tabloların bazısı depodan yürütülüp satılmış. Bazı eserler ise göz önünde bulunduğundan, hırsızlar daha incelikli yollara başvurmuşlar. Mesela Ukrayna'dan Ayvazovski uzmanı ressamlar getirip, önce eserin aslına uygun kopyasını yaptırmışlar. Sonra da orijinalini satarken, boş kalan yere sahtesini asmışlar.
Piyasa değeri 250 milyon dolar olduğu söylenen tabloları ucuza satmaları, organizasyonun dışarıdan yapıldığını gösteriyor. Belli ki hırsızların başı, müzeden değil sektörden...
250 milyon dolar ciddi bir miktar. Hırsızların o para için uğraşmaları gayet normal. Bu olay, yerli sanat piyasasının giderek büyümekte olduğunun da işareti...
O halde soru şu: Madem piyasa büyüyor... Sanata, mesela resme yatırım yapmalı mı?
Bu konuda kafa yoran iktisatçılar var. Çünkü eserlerin değeri de, borsa kâğıtları gibi iniyor- çıkıyor. Bu şartlarda alan ve satan nasıl davranmalı?
İktisatçıların çoğu, sanat piyasasının, iddia edildiği kadar kârlı olmadığı kanaatinde... Peki, o zaman "beşe aldı, yüze sattı" haberleri yalan mı? Yalan değil. Elbette doğru.
Ancak şunu unutmayalım: İlgimizi başarı hikâyeleri çekiyor. Ucu kendimize dokunmadığı sürece, 100'e alıp 20'ye satmak zorunda kalanları konuşmuyoruz.
Çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul dolayısıyla piyasada büyük bir hareketlenme var. Şu sıralar binlerce eser el değiştirmekte.
Kazananların kim olacağı belli: Yerli ve yabancı piyasalara vâkıf, sanat trendlerini izleyen ve kulağı delik olanlar... Bu enerjiyi göstermeyip işi sadece "beğeniye" bağlayanlar ise... Sanattan aldıkları hazla yetinecek.