Geçen gün Nature ('Doğa') dergisinde çok önemli bir haber yayınlandı:
Bilimciler ilk kez yeni bir yaşam biçimi oluşturmuşlar.
Bu canlı, önceden var olan iki farklı formun, bir araya getirilmesiyle yani birbirine eklemlenmesiyle oluşturulmuş bir canlı değil. Yani mesela at ile eşeğin çiftleştirilmesinden doğan katıra benzemiyor.
Genetik kodu mevcut canlılardan radikal biçimde farklı... Organik DNA molekülünün, sentetik DNA molekülü ile eşleştirilmesiyle oluşturulan bir mikro organizma bu. Yani "doğası, özü, fıtratı, niteliği" diğer canlılardan (insanlar, hayvanlar, bitkiler ve bakteriler) farklı...
"İcadı" yapan California'daki Scripps Araştırma Enstitüsü'ndeki bir ekip... Ekibin başındaki Prof. Floyd Romesberg, "Dünyadaki canlı türleri nihayetinde iki çift DNA'dan çıkıyor. Biz buna üçüncüsünü ekledik" diyor.
Yabancı türde bir canlı demek...
İnsanın kendine ve çevresine ilişkin bütün algısının zaman içinde değişmesi demek...
Ayrıca: Kim bilir ilaç üretiminde ne büyük değişiklikler olacak? Hatta bu tip buluşlar, hukuk sistemine de yansıyacak.
Benim hiç kuşkum yok: Bilim ilerleyecek ve günün birinde cansız maddeden nasıl canlı madde oluştuğu çözülecek.
Peki, bu gelişmeler Tanrı fikrini ortadan kaldıracak mı? Türkiye'de kurulan Ateizm Derneği, kendine simge olarak "atomu" seçtiğine göre... Bilimsel bilginin, Tanrı fikrine galebe çalacağını düşünüyor.
Bence yanlış düşünüyorlar. Bilimin ilerlemesi, Tanrı fikrini ve inancını ortadan kaldırmaz. Çünkü iki gerçek arasında nitelik farkı var.
Uzun uzun konuşmak yerine, ne demek istediğimi, dindar bir kişiden öğrendiğim, çok hoşuma giden bir fıkrayla özetleyeyim:
Bilimciler, Tanrıya babalanmış: "Kusura bakma ama senin sırrını çözdük..." demişler: "Cansız maddeyi alıp, onu nasıl canlı maddeye dönüştürdüğünü bulduk. Artık biz de senin gibi yeni canlılar yaratabiliyoruz."
Tanrı, "Ya öyle mi" demiş; "Hadi, yapın da görelim..."
Bilimciler hazırlığa girişmişler. Toprak, su, hava ve ateşi almışlar. Bunlara elektrik verecek, belli bir işlemden sonra bir canlı yaratacaklar...
Tam operasyona başlamışlar ki... Tanrı müdahale etmiş: "Bir dakika... Bir dakika..." demiş, "Herkes kendi hammaddesini kullansın..."