Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Gül'ün durumu

Cumhurbaşkanlığı ve Başbakan Erdoğan konusundaki temel tahminimi defalarca dile getirdim: Erdoğan, "bu" Köşk'ü istemez. Onun hayalinde Başkanlık Sistemi var. Anayasa ve yasalarda çok sayıda değişiklik gerektiren Başkanlığı kabul ettiremediğine göre... Şimdi önünde iki seçenek bulunuyor:
1) Aktif bir görev olan Başbakanlığı sürdürmek ve temel bir sorun çıkmadan çalıştığı Abdullah Gül'ün 5 yıl daha Köşk'te kalmasını sağlamak...
2) Fransa'dakine benzeyen, Cumhurbaşkanının başat bir rol oynadığı, Başbakanın ise onun "sekreteri" gibi bir rol üstlendiği Yarı-Başkanlık sistemine geçmek.
Bu iki olasılığa değinen yazılardan sonra geldik bugüne... Başbakan Erdoğan niyetini geçen hafta ortaya koydu... "Koşturan, terleyen" yani aktif, yani icraat yapan, yani Yürütme gücünü "atamaların" ötesinde de kullanan bir Cumhurbaşkanı istediğini söyledi.
Bu demektir ki...
1) Siyasi âlemde çok önemli değişiklikler olmazsa Başbakan Erdoğan, Köşk'e aday olacak...
2) Seçildiği takdirde... Yarı- Başkanlık Sisteminde olduğu gibi, Başbakan'a ve Bakanlar Kurulu'na müda- hale edecek; "şunu şöyle yapın" diyecek... Ama aynı anda da 1982 Anayasası'nın verdiği fevkalade geniş "atama" yetkilerini kullanacak.

Gerçekçi bakış

Bazı kesimler uzun zamandır şu sorunun cevabını merak ediyordu: Abdullah Gül'e ne olacak? Erdoğan, Çankaya'ya çıktığında, o da Başbakan olur mu?
Benim tahminim şöyle:
Başbakan Erdoğan, bilhassa AK Parti ve BDP oylarıyla Cumhurbaşkanı seçilecek...
Milletvekili olmadığı için Abdullah Gül için bir formül aranacak...
O arada Erdoğan'a bağlılığını ispatlamış bir AK Partili (faraza şu sıralar Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ veya eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım) Başbakan olacak.
Yeni Başbakan, Köşk ile uyumlu çalışacak. Cumhurbaşkanının bir dediğini iki etmeyecek...
Bu mekanizma işlemeye başladıktan sonra da Gül'e gerek kalmayacak... (Öteki açıdan bakarsak, zaten Gül de, böyle Türk usulü bir Yarı-Başkanlık Sisteminde, Başbakan olmak istemeyecektir...) Bazıları, "Ama bu Gül'e vefasızlık" diye düşünebilir. Bence naif bir düşünce, gerçekçi değil.
Siyasetin işleyişi bizde böyle: "Bir koltuğa iki kişi birden oturamaz... Ama şartlar el verirse, bir kişi, iki koltuğu birden işgal edebilir."
Abdullah Gül "fikri olan" bir siyasetçi. "Gezi" veya "internet yasası" gibi olaylarda farklı düşündüğünü apaçık ortaya koydu. Yarı- Başkanlık ise temel meselelerde "vizyonu olan" bir Başbakan değil, "talimatları uygulayan" bir Başbakanı öngörüyor.
Velhasıl Tayyip Erdoğan'ın "Koşturan, terleyen bir Cumhurbaşkanı" isteği işte böyle bir işleyişe yol açacaktır.
Abdullah Gül ise aynı anda "Koşturan, terleyen bir Başbakan" olma arzusunda...
Bırakın yürürlükteki Parlamenter Sistemi... Dünyadaki hiçbir sistem buna uygun değil... Ya biri, ya öteki... Aynı formayı iki futbolcu birden giyemez... "Bir ipte iki cambaz oynamaz" da diyorlar.
Süreç bu... Ama Köşk seçimine daha dört ay var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA