Niye Baksı? Avrupa Müze Ödülü'nü 1977'den beri vermekte olan Avrupa Parlamenterler Meclisi Kültür, Bilim, Eğitim ve Medya Komitesi... 2014'te niye Baksı Müzesi'ni tercih etti?
Meğer Komite, müzecilere haber vermeden, turist kılığında müfettişler gönderirmiş. Bunlar Baksı'ya gelmişler. Gezmişler. Ve hayretle sormuşlar:
"Burayı kuran Mr. Koçan ressam değil mi?" - Evet, öyle... "Peki müzede onun eserleri niye yok?" - Envanterde var. Gerektiğinde sergilenmek üzere depoda duruyorlar.
"Buranın adı niye Koçan Müzesi değil?" - Çünkü Hoca burayı kendisi için değil, onu var eden toplum için kurdu.
İşte eski tabiriyle bu "diğergamlık"... Yani "başkaları için çabalama" fikri çok hoşuna gitmiş Komite'nin... "Batı alemi kaybetmekte olduğu bu değeri korumalı" diyerek Baksı'yı ödüle layık görmüşler.
Katalan sanatçı Miro'nun tasarımı olan ödülü almak üzere Strasbourg'a hareket eden 30 kişilik ekipte Hoca'dan başka kimler vardı?
Bazılarını sayayım: Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir, Bayburt Valisi Mükerrem Ünlüer, Vakıf yönetiminden Esra Ekmekçi ve Feride Çelik, mimar Sinan Genim, sponsor Metin Kaşo...
Tabii herkes bir yana... Hüsamettin Hoca'ya inanan ilk kişi olup var gücüyle destek veren eşi Oya Koçan bir yana... (Eğer Oya Hanım "hı" demeseydi, Baksı olur muydu? Kuşkuluyum.) Strasbourg'a vardığı akşam grup, Türkiye'nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilcisi Büyükelçi Rauf Engin Soysal ve eşi Tülay Soysal'ın 1903'te yapılmış olan elçilik binasında verdiği davete katıldı. (Gençlik arkadaşım Engin Soysal'dan size daha sonra söz edeceğim çünkü önemli özellikleri olan bir insandır.) Ödül töreni ise tarihi Rohan Sarayı'ndaydı. Yüksek duvarlar resimlerle süslü salonda önce Senatör ve Strasbourg Belelediye Başkanı, ardından Avrupa Konseyi Parlamento Başkanı, sonra da Avrupa Müze Forumu Başkanı konuştu.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu'nun konuşması ise kısa ve netti: Baksı'nın öneminin altını çizerken, Türkiye'nin bu ödülü daha önce iki kez (1994'te İstanbul Arkeoloji Müzesi ve 2004'te Trakya Üniversitesi Sağlık Müzesi) kazandığını da hatırlattı.
Töreni takip edenler arasında o sırada Strasbourg'da bulunan Deniz Baykal, Tuğrul Türkeş, Işıl-Eser Karakaş gibi kamuoyunun tanıdığı simalar da vardı. Törenlerin geçmişini bilenler şaşkınlıkla, "Hiçbiri bu kadar kalabalık olmadı" dedi.
Şimdi ne mi olacak? Avrupa Müze Ödülü'nü temsil eden Miro heykelciği Baksı'da sergilenecek. Ödül vesilesiyle sergiler ve toplantılar düzenlenecek. Bir yıl sonra da 2015 ödülünü kazanan müzeye devredilecek.
Hüsamettin Hoca ile Baksı'ya destek verenlere de bunun sevinci ve gururu kalacak...
Kıssadan hisse: Hoca'nın Bayburt'tan İstanbul'a, sonra tekrar Bayburt'a ve oradan Avrupa'ya uzanan öyküsünü yerim yettiğince anlattım... Çünkü "imkânsız" deneni başarmanın, imkânsız olmadığını, somut ve bizden bir örnekle öğrenmenizi istedim.
Dikkatinizi çekerim: Hoca, Baksı'yı, devletten beş kuruş yardım, bankalardan beş kuruş kredi almadan başardı.
Siz topluma yararlı bir hedefe doğru azimle yürümeye başlayın... Bir gün arkanıza dönüp baktığınızda birçok takipçiniz olduğunu hayret ve mutlulukla göreceksiniz...
Ne demiş adam: "Başarının, çalışmaktan önce geldiği tek yer sözlüklerdir..."