İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, Erzurum'daki toplantıda Fethullah Gülen için söylediklerini, siyasi açıdan doğru bulmuyorum.
Bakan'ın, "Kimsin sen, kimsin" türü sözleri sadece Cemaatten değil, Gülen'e uzaktan uzağa sempati duyan kesimlerden tepki aldı.
Dikkat ederseniz yazının ilk cümlesinde "siyasi açıdan" dedim. Yani Ala'nın söylemini ahlaki açıdan değerlendirmeyeceğim. Mesela hakaret var mı, yok mu diye bakmayacağım. Önce bir örnek vererek, ne demek istediğimi açayım...
İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru yaklaşılırken Almanya gibi Japonya'nın da yenildiği belli olmuştu. Ancak Japonlar insanüstü bir gayretle direnişlerini sürdürüyordu.
Amerikan ordusu, Japon direnişini kırmak için bildiriler atmaya karar verdi. Bildiriye... İmparator'un, Japon halkını değil, kendisini düşündüğü... Daha fazla kan dökülmemesi için halkın İmparator'a direnmesi gerektiği yazıldı...
Bildiriler uçaklardan atıldıktan sonra merakla neler olacağını izlemeye başladılar.
'İmparator'a dil uzatma
O da ne? Bildiriler umduklarının tam tersi bir etki yaratmış, Japon halkının direnci daha da artmıştı.
Askeri propaganda departmanı bu işe çok şaşırdı. Neler olup bittiğini anlamak için Japon kültürü uzmanlarına danıştılar.
Uzmanlar şunu dedi: "Yahu siz ne yaptınız? Böyle bildiri yazılır mı?" Amerika'daki bireyci kültüründen gelen askerler şaşırdı: "Niye ki?"
Çünkü Japon halkı için en yüce değer İmparator idi...
Eleştirmek ne kelime; ona dokunmak bile mümkün değildi. İmparator hata yapmazdı. Düşük ırktan gelen Amerikalılar kim oluyordu da, yüce İmparatora dil uzatıyordu?
Bunun üzerine Amerikalılar taktik değiştirdi. İmparatoru değil, Japon yöneticileri (orduyu, hükümeti) suçlayan bildiriler attılar.
Hedef seçimi önemli
Tekrar bize dönersek... Cemaatçiler için Hocaefendi; Allah ve Peygamber'den sonra gelen değerdir. Onun her dediği doğrudur. Tavsiyeleri emir kabul edilir.
Dün bizim gazetede yayınlanan mektupların da gösterdiği gibi... Cemaatin üyeleri, Gülen'e tam bir teslimiyet içindeler. Bu bağlılıklarını, bizzat kaleme aldıkları mektuplarla da ona bildiriyorlar. Üstelik bu kişiler sadece gençlerden oluşmuyor. Aralarında avukat veya kaymakam gibi meslek sahibi insanlar da var.
Dolayısıyla Gülen'e doğrudan saldırmak... Bence Cemaatte kopuşlara değil, Hocaefendi'ye ve birbirlerine daha da fazla sarılmalarına yol açacaktır.
Unutmamak gerekir ki geçen gün de yazdığım gibi Gülen aynı zamanda bir din adamı. Din dendi mi, işin içine çok yoğun bir şekilde yaşanan duygular ve değerler girer.
Hafızanızı yoklayın... Mesela, inancı, akılcı bir söylemle eleştirildiği için dininden vazgeçen herhangi bir Hıristiyan... Veya Ortodoksluktan, Katolikliğe geçen kimseyi duydunuz mu? Ben duymadım.
Özetle: Siyasi polemiklerde hedef seçimi çok önemlidir. Bazen 12'den değil, 11'den vurmak gerekir.