Kemalistlerin... Fethullah Gülen'le ilgili olarak... Hâlâ, "Din adamı mı, siyasetçi mi" diye sormaları komiğime gidiyor. Ancak anlayış göstermek gerek: Sorduklarına göre belli ki vaziyeti kavramamışlar.
Eğer Osmanlı devam etseydi, "din adamı mı, siyasetçi mi" sormaya gerek kalmazdı. Çünkü iki alan arasında pratikte bir ayrım olmazdı. (Net ayrımı ancak analitik olarak yapabilirdik.)
Cumhuriyet bunları birbirinden ayırdı: "Ya siyasetçi ol, ya din adamı" dedi insanlara. Bunu yapabilmek için de sert laikliği kullandı. "Dini siyasete alet ediyorsun" sözünün 90 yıl boyunca en önemli siyasi suçlama olması bu yüzden.
Günümüzde ise yumuşak laiklik revaçta... Böyle bir ortamda "Gülen hangi kategoriye giriyor" diye sormanın anlamı yok. Cevap basit: Her ikisine de...
Ortadoğu'daki baskın siyaset yapma biçimi bu... Önce dini söylemle insanları çevrene toplarsın. Sonra bu potansiyeli kendine zıplama tahtası yapıp daha büyük bir iktidara, mesela ülke yönetimine aday olursun.
Ama illa da birini seç derseniz: Gülen elbette bir siyasetçi. Düşünün: 100 yıl sonraki tarih kitaplarında, Gülen vaazlarıyla mı yer alacak, yoksa yol açtığı iktidar kriziyle mi?