CHP Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Washington ziyaretine bilhassa milliyetçi kesimden tepkiler geldi.
Halbuki Türkiye'de iktidara yürüyen politikacıların ABD'de "boy göstermesi" adeta gelenek olmuştur. Tam bağımsızlık kavramıyla düşündüğünde insan elbette yadırgıyor bu durumu. Ama başka açıdan bakıldığında çok da tuhaf değil.
Çünkü Türkiye NATO ülkesi.
NATO'da büyük birader ABD olduğuna göre... İktidara yürüyen politikacının ittifak konusundaki tavrı önemli.
Tabii bir de İsrail var. Ortadoğu'da petrol olduğu sürece ABD, İsrail'i desteklemekten vazgeçmez.
Siz bakmayın sistem içine çekmek için İran ile anlaşmasına... ABD, ne yapar eder, İsrail'i ayakta tutar.
Dolayısıyla politikacının (bu kez Kılıçdaroğlu) İsrail konusundaki tavrı da önemli: En azından Filistin sorunu nedeniyle İsrail alerjisinin Müslüman halk katında yüksek olduğu Türkiye'yi nasıl yönetecek? İsrail'e düşman mı olacak, yoksa sıcak olmasa dahi, ilişkileri ılık mı tutacak?
Evcilleştirilenler
Unutmadan: Sadece İran'ın değil, CHP'nin de sistem içine çekilmesi önemli. Ecevit'ten sonra hiçbir CHP başkanı kendini tanıtmak için ABD'ye gitmemiş. Bunun tek nedeni CHP'nin seçim kazanamaması değil. Partide ulusalcı temelde yükselen güçlü bir Anti-ABD tavır vardır. "Başkan, ABD uşağı mı oldu" şeklinde homurdanmalar anında başlar. (Ama aynı tavır Avrupa'ya gösterilmez.) Nasıl İran sisteme entegre edilmeye çalışılıyorsa...
CHP için de aynı durum söz konusu. Cumhuriyet Mitingleri sırasında CHP'li ulusalcıların attığı "Ne ABD, Ne Rusya" sloganları hâlâ kulaklarda çınlıyor.
Hem ABD karşıtlığı yapacaksın, hem de NATO ülkesinde iktidara geleceksin. Zor iş! Özetle. Bu açıdan baktığımda, Kılıçdaroğlu'nun Washington ziyaretini normal buluyorum. Tamam ama bir dakika! Bu işte bir tuhaflık var: Kılıçdaroğlu iktidara yürüyen bir politikacı değil ki. Şu anki veriler, yerel seçimlerde partinin belki bir miktar kıpırdayacağını... Ancak 31 Mart sabahı, "Seçimin galibi biziz" denecek bir durumun olmayacağını gösteriyor.
O halde bu ziyaret niye? Ziyaretin kapsama alanında Gülencilerin de olması ister istemez yeni ittifakları getiriyor akla. "Yeni" dediğime bakmayın.
Böyle bir yakınlaşmanın olabileceğini geçen yıl söylemiştik.
Hatta hatırlayın: Bu yıl martta bir CHP heyeti yine Washington'u ziyaret etmiş, üst düzeyde olmasa da ABD'lilerle görüşmüştü. O ziyaretin düzenlemesini Washington'u gayet iyi tanıyan Gülenciler yapmıştı.
Eh, Gülenciler de profesyonel bir turizm-organizasyon bürosu olmadığına göre. İster istemez bir yakınlaşma, ittifak ve güç birliğinden söz ediliyor. Anketlerdeki oy oranlarına bakarak, Kılıçdaroğlu'nu tiye alanları uyarmak isterim: AK Parti'nin karşısında bir cephe şekilleniyor.
Eğer bu cepheye bir de ABD destek verirse... AK Parti, zaten zor bir ülke olan Türkiye'yi yönetmekte ciddi sorunlarla karşılaşabilir.