Ne zaman Türkiye'den biraz uzaklaşsam, yıllıklara girecek cinsten bir olay olur. Bu seferki de Barzani ile Diyarbakır'da buluşan Başbakan Erdoğan'ın "Kürdistan" kelimesini telaffuz etmesiydi...
Eski bir yazım geldi aklıma: Neredeyse beş yıl olacak... Erbil'deki toplantıdan döndüğümde kaleme aldığım izlenimlerdeki temel fikir şuydu:
"Ankara'nın Kürtlere karşı tavrı yavaş yavaş değişiyor. 'Kürt bölgesini' bir tehdit değil, bir fırsat olarak görmeye başlıyor..."
Ondan sonra da şöyle demiştim: "Kürdistan kelimesine ağzınızı alıştırın." (Bunun üzerine sürüyle protesto mesajı gelmişti. Bana Kürdistan'ın niye olmadığını ve olamayacağını anlatıyorlardı.)
Daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Irak ziyareti sırasında açıkça "Kürdistan" diyerek bir tabuyu daha çöpe gönderme sürecini başlatmıştı.
Aslında olay, psikanalizdeki tabirle, bastırılmış olanın geri dönmesinden ibaretti: Osmanlı Meclisi'nde Kürdistan temsilcileri vardı. Daha sonra bu ibare, ulus devletin Kürtleri yok sayan söylemi ve asimilasyoncu siyasetiyle ortadan kalktı. Hatta kelimeyi kullanmak suç oldu.
Şimdi ise Başbakan Erdoğan adlı adınca Kürdistan diyor... Böylece en azından söz düzeyinde bir rahatlama oluyor.
Parası ve askeri var
Ama şunu da görmek gerek: Erdoğan-Barzani buluşması PKK'nın işine gelmiyor.
Dikkat ederseniz PKK çok uzun süredir bağımsızlık talebinden vazgeçti. Hep Türkiye sınırları dahilinde bir Özerk Kürdistan bölgesi istedi.
Bunun nedeni sadece Ankara'nın buna asla izin vermeyecek olması... Veya sadece, Türkiye Kürtlerinin İstanbul'dan kopmak istememeleri değildi.
Türkiye'den koparak bağımsızlaşacak olan bir Kürdistan, kısa bir süre sonra, "parası ve askeri" olan Barzani'ye boyun eğmek zorunda kalacaktı.
Olacak iş mi? Sen Ankara'ya karşı onca yıl savaş... Ondan sonra git Barzani'nin egemenliğine gir! Öcalan ve PKK'nın kabulleneceği bir durum değildi bu... İşte bu yüzden (de) özerklik talebiyle yetindiler, damardan ulusalcı olmalarına rağmen Türkiye'den kopmak istemediler.
Başbakan Erdoğan'ın Barzani hamlesi... Barış sürecinde mırın kırın etmeye başlayan, Ankara'ya "tekrar silaha sarılırım ha..." diyen PKK'yı müthiş zor durumda bıraktı.
Şimdilerde aralarında şöyle konuşuyordur PKK şefleri: "Militanlarımızın bir kısmını Türkiye'den çıkardık... Parmağımızı da tetikten çektik... Ama karşılığında tatmin edici bir kazancımız olmadı. O yetmiyormuş gibi, savaşı tekrar başlatmak için gerekli meşruiyeti de elimizden kaçırdık. Şimdi ne yapacağız?"
Bu konuda en çok kafa patlatan Öcalan'dır. Çünkü Barzani buluşması, onun özgürlük hayallerini karabasana dönüştüren bir durum.
Hiç kuşkunuz olmasın: Bugün Ankara, "Apo'yu salıveriyorum" dese... Buna herkesten önce Barzani karşı çıkacak... "Aman yapmayın, başıma bela olur" diyecektir.
Önce koltuk, sonra millet!
Not: Esad için savaşan Rus askerler ilk kez görüntülenmiş. Niye şaşırıyorsunuz: "Orası Rus toprağı sayılır; ha deyince Esad'ı deviremezsiniz" dememiş miydim?