Meşhur Türkçü ideolog Nihal Atsız'ın 1941 yılında oğlu Yağmur'a hitaben kaleme aldığı vasiyetnameyi bilir misiniz? Hani şöyle başlar:
"Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol..."
Sonra saymaya başlar:
"Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.
"Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Rumenler yeni düşmanlarımızdır."
İşte böyle neredeyse bütün milletleri sayar ve "Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı. Tanrı yardımcın olsun!" diyerek bitirir.
Bu metni ilk okuduğumda "Portekizlileri" düşman diye saymasına takılmıştım. Acaba Avrupa kıtasının taa öteki ucundaki küçük (Türkiye'nin sekizde biri kadar) bir ülkenin halkını listeye niye eklemişti?
Onlar bizim aynamız
Bayram tatilinden yararlanarak Portekiz'in başkenti Lizbon'a uzandık. İnsan müzelerini ve tarihi yapılarını gezdiği, müziğini dinleyip yemeğini yediği ülkeleri diğerlerine kıyasla daha fazla merak ediyor haliyle...
Eve döner dönmez tarihçi Salih Özbaran'ın Yemen'den Basra'ya Sınırdaki Osmanlı adlı kitabını çıkardım. Orada Portekiz ile Osmanlı arasındaki ilişkileri anlatan bölümler olacaktı.
Salih Hoca, geçmişimizi daha iyi anlayabilmek için Portekiz tarihine de önem vermemiz gerektiğini savunan nadir tarihçilerimizdendir. Bu amaçla Portekizce öğrenmiş ve Portekiz arşivlerinde çalışmıştır.
Haksız değildi. Çünkü Portekizliler bilhassa 1500'lü yıllarda Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nda cirit atarken Osmanlı ile karşılaşmışlardı.
Bizimkiler nasıl yaşananları merkeze bildiriyorlardıysa... Onlar da aynı şeyi yapıyordu. Bu nedenle Portekiz arşivleri Osmanlı'yı anlatan belgelerle doluydu.
Mesela Kanuni Sultan Süleyman'ın, 28 Mayıs 1542 tarihli mektubunda, (kara) biber almak üzere, Portekizlilere buğday önerdiğini biliyor muydunuz?
Herkes birbirine muhtaç
Tarihçi olmadığım için üniversitelerdeki son durumdan haberim yok. Belki Portekiz'le ilgilenen tarihçiler vardır. Piyasaya sürülmüş araştırma kitapları arasında ise Özbaran'ın kaleme aldıkları haricinde dişe dokunur bir kaynak göze çarpmıyor.
Kurgu kitaplar ise daha zengin: Pascal Mercier'in yazdığı Lizbon'a Gece Treni adlı roman epey ilgi gördü.
Portekiz'den modern bir yazar okumak isteyenler için edebiyat devi Fernando Pessoa (1888-1935) var. Birçok eseri dilimize çevrildi.
Lizbon ve Pessoa âşığı İtalyan yazar Antonio Tabucchi'nin Reqiuem'ini de atlamayalım. Güzel kitaptır.
Lafı şöyle bağlayalım: Nihal Atsız, tarihi, milletlerin savaşı olarak görürken, en azından yarı yarıya hatalıydı.
Çünkü tarihin diğer yarısı, kavga eden milletlerin aynı zamanda birbirine muhtaç olduğunu da gösteriyor.