Hakan Fidan olayını biliyorsunuz: Önce Washington Post yazarı David Ignatius, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı töhmet altında bırakacak bir iddia ortaya attı. Bu iddiaya göre İsrail için çalışan 10 İranlı ajan, kendilerini yönlendiren şeflerle Türkiye'de buluşuyordu... Hakan Fidan o ajanların isimlerini İran'a vermişti.
Ardından aynı iddiayı çeşitli medya organları, özellikle de İsrail'dekiler tekrarladı. Hatta bunlar arasından bir yorumcu, "sabahleyin arabasında bir hediye bulması gereken bir kişi varsa o da Fidan'dır" diye yazma cüretini bile gösterdi.
Bunun üzerine bizim medya da karıştı. Hakim görüş İsrail'in Hakan Fidan'ı "yemeye çalıştığı" yönündeydi. Neticede olay "Fidan'ı yedirmeyiz", "Fidan'ımızı söktürmeyiz" sloganlarına kadar vardı.
Burada benim tuhafıma giden bir olay var: Türkiye'yi birazcık tanıyan herkes bilir ki bu ülkede "aşiret zihniyeti" hakimdir.
Aşiretlerde bazı hataları yapanlar bunu canlarıyla öderler. Ancak hata ve cezası "dışarıyla" ilişkiliyse, tam tersine hatayı yapan korunur.
Aşiretçilik her yerde
Örneğin geçenlerde Beşar Esad, Başbakan Erdoğan hakkında ileri geri konuştu. Bu söyledikleri bir TV'de yayınlandı. Esad'ın dediklerini yorumlamak üzere stüdyoda Bidon Kafa lakaplı gazeteci de vardı.
Her Allah'ın günü, bıkmadan, usanmadan Başbakan'a "saydıran" Bidon Kafa birden celallendi. "Bu Hacivat (Esad) bizim Başbakanımıza demokrasi dersi veremez" dedi.
Aşiret zihniyetinin bir başka örneğini Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım olayında da gördük. Kongre, şike ve teşvikle suçlanan ve daha sonra ceza alacak olan cezaevindeki Başkan'ı oy birliğiyle tekrar başkan seçti.
Gurur nişanı
İşte Türkiye böyle bir ülkedir. Böyle olduğu da müttefikleri ve komşuları tarafından gayet iyi bilinir.
Şimdi soruyorum: Türkiye'nin "aşiretçi" bir hukuk-ahlak kültürüne sahip olduğunu bilen İsrail devleti... Hakan Fidan'a cepheden saldırır mı?
Böyle bir durumda hükümetin, medyanın ve kamuoyunun, tam da şimdilerde olduğu gibi, göğsünü Fidan'a siper edeceğini hesaplayamaz mı?
Bir yandan İsrail lobisinin ve ünlü istihbarat teşkilatı Mossad'ın dünya çapında fırıldaklar çevirdiğini iddia edeceksiniz... Öte yandan İsrail'in, Fidan'ı yemek için bu yazıları yazdırdığını söyleyeceksiniz... İkisi aynı anda olmaz.
Böyle bir medya saldırısı Fidan'ı zayıflatmayacağı gibi, tam tersine güçlendirir de... İsrail tarafından eleştirilmek, Türkiye'nin bugünkü siyasi kültüründe leke değil gurur nişanıdır.
Çok hoşuma giden bir söz vardır: "Gerçeklik, görünenden ibaret olsaydı, bilime gerek kalmazdı..."
Hakan Fidan'a ve dolayısıyla Başbakan Erdoğan'a yönelik medya saldırılarının arkasında "sadece" İsrail mi var? Bunu bir daha düşünelim.