Yaşlı ve hasta kişiler, bir süredir camide namaz kılmaya taburelerle gidiyordu. Böyle yapanlar çoğalınca Diyanet konuya el atmış: "Olmaz!
Nedir öyle Hıristiyanlar gibi oturmaca? Camiye tabure getirmeyin" demiş. "E, peki ne yapacağız" sorusuna "Bağdaş kurun, o da olmazsa yere oturup bacaklarınızı uzatın" cevabı gelmiş.
Tabureye karşı çıkanlar, "Eskiden tabure mi vardı" diyor...
Eskiden tabure yoktu gerçekten... Ama eskiden başka şeyler de yoktu.
Mesela bir zamanlar insanların yaşam beklentisi ortalama 50 idi. 50 yaşını aşanlar yaşlı sayılıyordu. Geçen sürede hastalıkları yendik, daha iyi ve daha sağlıklı beslendik... Sonuçta, beklenti 74 yaşı geçti. Bugün birisi 70 yaşında vefat ettiğinde "genç öldü" diyoruz.
Öte yandan hayatımıza TV koltuğu, asansör ve otomobil girdi. Masa başı işler çoğaldı. Şişmanladık.
Ayrıca boyumuz uzadı.
Avrupalılarınkini araştırmışlar: 1870'ten günümüze 11 cm. uzamış adamlar... Eh bizimki de herhalde 8 cm. filandır ki bu da şişmanlık ve hareketsizlikle birleştiğinde bel fıtığında ciddi artış demektir.
Bu şartlardaki yaşlıların çoğu ne bağdaş kurabilir, ne de yere oturup ayaklarını uzatabilir.
O halde: 1) Yıllarca camiye gitmiş bu inançlı insanlar, tabureyi "Hıristiyanca" bulmuyor da Diyanet niye buluyor?
2) Yaşlı cemaati üzmemek istiyorsa, Diyanet'in başka bir çözüm üretmesi gerekiyor.