Bazıları için kötü olan haber, benim için şahane! Olay şöyle: Başbakan Erdoğan, yanına Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ı da alarak tekneyle Bodrum sahillerini gezmiş... Bazı mekan ve evlerin halini gördükten sonra, "Durum çok kötü. Denize sıfır durumdalar, neredeyse denize düşecekler" demiş.
Yunanistan izlenimlerime sahillerin kullanımı meselesiyle devam etmek istiyordum. Haber tam zamanında yetişti.
Midilli seyahatimde görmüştük. "Acaba Yunanistan'ın her yeri böyle mi" diye aramızda konuşuyorduk. Geçenlerde Yunanistan'ın kuzeyine uzandık: Halkidiki yarımadasını, Tasos adasını ve Alexandroupolis (Dedeağaç) kentini gördük...
Sonuç: Kıyılar herkese açık...
Tipik bir kıyı şeridi şöyle oluşuyor: Oteller, lokantalar, kafe ve evler yan yana dizilmiş... Onların önünden iki araçlık bir yol geçiyor... Sonra plaj başlıyor... Ardından da deniz... Sizi durduran, para ödetmeye filan kalkışan hiç kimse, hiçbir engel, paravan, duvar yok.
Bazı istisnalar haricinde, hemen her yerde aynı yapı kurulmuş durumda: Mekan, yol, plaj, deniz...
Engellemek yasaktır!
Otel ve lokantalara şöyle bir hak tanınmış: İzdüşümlerine, birkaç sıra halinde şemsiye ve şezlong koyabiliyorlar. Bunlardan öncelikli olarak kendi müşterileri yararlanıyor.
Otelin müşterisi genellikle para ödemiyor. Lokanta ve kafelerin şezlongları ise ya paralı (günlüğü 5 euro;12.5 lira)... Ya da doğrudan para ödemiyor ama belli bir tüketimi garanti ediyorsunuz: Mesela kişi başı 3 ila 6 euroluk su, kola, sandviç, vs.
Pek para harcamak istemeyenler ne yapıyor? Sahilde bir sürü uygun yer var. Portatif şemsiye ve şezlongları ile gelip boş bir yere yerleşiyor; sabahtan akşama denize giriyorlar.
Burada işin sırrı, engel olmaması: Bizdeki gibi sahile duvar veya çit çekmeler, iplerle ayırmalar, bekçi koymalar, kavga çıkarmalar asla yok.
Bu temel yapının sonucu olarak iskele yapılması yasak. Mekanlar denize iskele kuramıyor. Eğer giriş bölümü kayalıksa, yürümeyi kolaylaştırmak üzere, denizin dibine, içi kumla doldurulmuş çuvallarla yol döşüyor bazıları. O kadar.
Komünizm mi?
Bizde uygulanmak istense... Mekanlar, "müşteri gelmez, ekmek paramızla oynamayın" diye itiraz edecektir.
Alakası yok! Her yerde uygulandığı anda, müşteri filan kaçmaz: Yunanistan plajları yerli ve yabancı turist kaynıyor. Midilli'de nasılsa, Halkidiki'de de durum aynı.
Türkiye'de ise sadece kıyıları değil, kocaman iskeleler yaparak denizi de işgal ediyorlar. Siteler, "Burası benim plajım, giremezsiniz" diyor. Olacak iş mi? Ama bizde oluyor.
Yunanistan'daki sistemi bize uygulayacak olsanız, "Komünizm geldi" diye feryat ederler. Halbuki komünizm filan değil bu... Herkese ait olan kamu malının ortak kullanımı sadece...
Not: İlk yazıda aşırı milliyetçilerden söz etmiştim. Bazı okurlar, "Bütün Yunanlılar böyle" dediğimi sanmış. Hayır. Tam tersine: Kimlikle ilgili hiçbir sorun yaşamadık. Gündelik hayatta aramız gayet iyi. Bize çok benziyorlar: Sıcak ve geveze!