İngiliz The Times gazetesinde, Türkiye Başbakanına Mektup başlığıyla bir ilan yayınlandı.
Ortak noktalarının ne olduğunu bilemediğim 30 sanatçı ve akademisyen, Başbakan Erdoğan'ı eleştiriyor. Kim bunlar?
Birkaçını sayayım: * Oscarlı aktör Ben Kingsley, * Yönetmen David Lynch, * Atatürk'ün biyografisini yazan Andrew Mango, * Oscarlı aktör Sean Penn, * Oscarlı aktris Susan Sarandon, * Tarihçi David Starkey, * Oyun yazarı Sir Tom Stoppard... Ve kambersiz düğün olmaz: Piyanist Fazıl Say...
Hükümet kanadının "densizlik" diye nitelediği bu girişim, Gezi Parkı olaylarındaki tutumu nedeniyle polisi ve Başbakan'ı suçluyor.
Ayrıca Türkiye'ye, imza koyduğu, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, İnsan Hakları ve AİHM anlaşmalarını hatırlatıyor.
Ancak çok garip iki nokta var:
1) Mektup, Hükümeti eleştirmekle kalmıyor... Erdoğan'ın Kazlıceşme mitingini, Hitler'in ünlü Nuremberg Toplantıları'na benzetiyor. Haydaa!
Batılı entelektüeller fevkalade eleştireldir. Hiçbir şeyi beğenmez; yöneticileri yerden yere vururlar. Peki, ama mitinge giden insanların suçu ne? AK Parti, "Aman Hitler'in toplantısına benzemesin" diye mitinge gelenleri geri mi çevirseydi yani? Demokrasi adına demokrasi düşmanlığı mı yapacağız?
Obama'yı iki milyon kişi izlediğinde akla Hitler gelmiyor da, Erdoğan izlendiğinde mi geliyor?
2) Gezi Parkı göstericilerinin ortak noktasının, "Kemal Atatürk'ün kurduğu laikliği korumak" olduğu da nereden çıktı? 'Laikçi'ler o grubun küçük bir parçasıydı ve sonradan olaya dahil olmuşlardı.
Bu mektup girişiminin ardında Fazıl Say mı var? Yoksa başka birileri mi? Yakında öğreniriz.
Şurası kesin: Mektubu kaleme alanlar, ne Türkiye'yi anlamış, ne de Gezi meselesini.