Çıkan kısmın özeti: Tahliller iyiydi.
Gizli şeker yoktu. Şeker hastası da değildim. Ancak bu kadar yüksek bir 'insülin direnci' ile sağlıklı bir yaşam sürmek mümkün değil. Diyeti ve egzersizi, ilaçla desteklemek şarttı.
Türkiye Diyabet Vakfı'ndan güzel haberler aldıktan sonra Siyami Ersek Göğüs Kalp Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin yolunu tutuk.
Niye? Çünkü bu kadar yağlı bir vücutta kalbin sağlam kalması, normal işlevini görmesi kolay değildi.
Ayrıca gençken normalin alt sınırında olan tansiyonum, son yıllarda yükselmişti.
Birkaç yıl önce doktor ilaç vermişti ama ben onu da aksatıyor; bazen alıyor, bazen almıyordum.
Motor-kaporta uyumsuzluğu
Songül Kalyoncu sayesinde Siyami Ersek'te iki harika doktorla tanıştım:
Kardiyoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen ve Kardiyolog Doç. Dr. Ayşe Emre (Tesadüfe bakar mısınız?) Transtorastik Ekokardiografi'ye, kabaca söylersek "kalp ultrasonuna" aldılar bendenizi... Yattım, kalktım... Sonuç:
Kalbim sapasağlamdı. O kadar ki Kemal Hoca, "90'ı görürsünüz" dedi.
Şahane!
Ancak kötü olmasa da, mutlaka dikkat edilmesi gereken bir durum vardı:
İnsan vücudundaki en büyük damar olan 'Aort'ta bir miktar genişleme meydana gelmişti. "Eğer bu şekilde devam ederseniz" dedi Kemal Hoca, göbeğimi işaret ederek, "Aort haddinden fazla büyür ve nihayetinde çatlayabilir. Aort ameliyatı meşakkatli bir iştir ve bütün hayatınız allak bulluk olur..."
Sonuçta yine aynı formül karşıma dikildi: Diyet ve egzersiz. Ayrıca tansiyon düşürücü ilaç...
Doç. Dr. Yeşilçimen reçeteyi yazarken hayıflandım: "Eskiden ne güzel tansiyonum normaldi. Ne vardı sanki yükselecek?"
Bunu duyan Hoca lafı yapıştırdı: "Vosvos motoruyla kamyon kullanmaya çalışıyorsunuz, Emre Bey!"
İşte bütün olay buydu!
Taşıdığın yük motora uygun olacak.
Motor aynı kalıp, yükü aşırı artırdığında...
Aracın kontrolünü kaybedersin... Ya duvara çarparsın ya da uçurumdan yuvarlanırsın!
Mezurayı al, belini ölç
Sevgili okurlarımız, aslında dizinin sonuna ulaştık. Kendi tecrübemden hareketle, şeker ve kalp hastalığı konusunda sizleri uyarmaya çalıştım.
İşte en basit yöntem: Elinize bir mezura alıp belinizi ölçün... 100 santimetreden fazla çıkan erkekler ve 88 santimetreden fazla olan kadınlar... Mutlaka 'insülin direnci' testi yaptırın. Bu sayede şeker hastası olmadan, vaziyeti kurtarabilesiniz.
Ancak diyeceklerim bitmedi. Bu süreçte öğrenip de, sizlere aktarmak istediğim daha neler var neler: Bilgi, haber, izlenim, uyarı, eleştiri... Bir tanesiyle başlayalım:
Bazı okurlar ısrarla insülin direncini kıran ilacın adını öğrenmek istiyor.
Vermiyorum. Aspirin değil ki bu! "Doktora sorun" diyorum.
Bu mesajlardan biri çok komikti. "Bende insülin direnci var; ilacın adını öğrenebilir miyim" demiş arkadaş. Çok güldüm. Direnç olduğunu sana söyleyen doktor, ilacı da verir; değil mi akıllım?