Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan gönderdiği mesajda beni en çok barışla birlikte nasıl bir siyasi düzene doğru ilerleyeceğimiz ilgilendiriyor.
Çünkü... Osmanlıya uzansa da... Cumhuriyet döneminde Kürt sorununu yaratan, Kemalistlerin kurduğu ulus devlet oldu. Bu ulus devleti dönüştürmeden Kürt sorunu çözülemez.
Kısaca söylersek: "Kürt sorunu çözülsün ama biz bugünkü sistemde yaşamaya devam edelim" diyemeyiz. Bu büyük bir çelişki olur. Çünkü Kürt sorununu doğuran zaten bu sistem...
O halde soralım: Siyasi sistem ne şekilde değişecek? Devletin zirvesinde neler konuşulduğunu net olarak bilmiyoruz. Evet, bunu bilmiyoruz ama Öcalan'ın zirvedeki müzakerelerden bağımsız bir mesaj verdiği de düşünülemez.
Harita yeniden çizilecek
Ortadoğu'nun önümüzdeki yıllarda nasıl bir şekil alacağı yönünde epeydir güçlü beyin fırtınaları estiriliyor Ankara'da.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, İngiltere tarafından şekillendirilmiş olan Ortadoğu'nun artık bu haliyle kalmayacağı belli oldu.
Yeni Ortadoğu haritasını ABD çizecek. Ancak bunu yaparken küresel düzeyde Rusya, İngiltere, Çin, Avrupa Birliği... Bölgesel düzeyde de Türkiye, Mısır, İsrail gibi aktörlerle etkileşim içinde yapacak.
Türk-Kürt Federasyonu
İşte bunları akılda tutarak Öcalan'ın mesajını okuduğumuzda bir Türk-Kürt Federasyonu fikrinin zihinlerde dolaştığını görüyoruz.
Ancak medyada pek az yorumcu bu noktayı önemsiyor. Çoğunluk olayı siyasi bir fantezi gibi görüyor.
Dün gazetelere göz gezdirirken... ABD Büyükelçiliği de yapmış olan emekli diplomat ve eski CHP milletvekili Şükrü Elekdağ'ın, Ali Sirmen'e gönderdiği mesaj dikkatimi çekti. (Cumhuriyet, 9 Nisan)
Elekdağ tam da bu konuyu el aldığı mesajında özetle şöyle diyor: "Söz konusu çağrının odağını, Erdoğan ile Öcalan arasında mutabık kalınan, Anadolu ile Mezopotamya'yı Türk-Kürt Federal Devleti çatısı altında birleştirme projesi oluşturuyor."
Elekdağ daha sonra bunun imkânsız olduğunu... Çünkü projeyi gerçekleştirmeye kalkışan bir Türkiye'nin karşısında İran'ı, Irak Merkezi Hükümeti'ni ve Suriye'yi bulacağını söylüyor. Bunun sonucu olarak federasyonun kurulamayacağını... Ama özünde ABD ve İsrail yanlısı olan Kürtlerin ayrılarak bağımsız devlet kuracaklarını iddia ediyor Şükrü Bey... Özetle, "Türkiye bölünecek" diyor.
Hangi tarafta olacağız?
Böyle bir yorum yapılabilir elbette... Ancak bazı noktaları unutmamak gerek:
1) Ortadoğu haritası yeniden çizilirken Türkiye nerede duracak? Çizen tarafta mı, çizilen tarafta mı?
2) Elekdağ'ın, "Erdoğan ile Öcalan mutabakatı" ifadesi siyasi bir el çabukluğu. Genelkurmay'ın ve diğer kurumların katkısı olmadan böyle bir mutabakat yapılamaz. Çünkü muhtemel bir federasyonlaşma sürecinin güvenliğini ordu sağlayacak.
3) Elekdağ bunun bir ABD projesi olduğunu söylüyor. Ama ondan sonra da Türkiye'nin yalnız kalacağını iddia ediyor. Bu bir çelişki değil mi?
Bence federasyon fikrini serinkanlı biçimde tartışmamız gerekiyor. Bunun birinci şartı da Sevr paranoyasına kapılmamak!