Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun... Dedikten sonra klişeleşmiş bir söyleme değineyim: Kadınların doğaları gereği... Yumuşak oldukları, şiddetten ve insan öldürmekten uzak durdukları iddiası...
Zulüm gören veya hayasızca aldatılan kadınların, kocalarını, sevgililerini öldürdüklerini biliyoruz. Ancak bu davranışların makul bir sebebi ve dürtüsü olduğu düşünüldüğü için, yukarıda sözünü ettiğim klişe aynen devam ediyor.
Bir başka gerçek de kadınların savaşması... Kâh ordular, kâh gerilla grupları aracılığıyla kadınlar savaşa katılıyor. Bu eylemler... Vatan, millet, halk, sınıf, din, ideoloji adına yapıldığı için klişemize yine halel gelmiyor:
"Kadınlar yumuşaktır, şiddetten ve öldürmekten uzak dururlar" demeyi ısrarla sürdürüyoruz...
O halde işte aykırı bir örnek daha...
Aktüel Arkeoloji dergisi mart/nisan sayısının tamamını, Antikçağda kadının yerine ayırmış. Arkeolojik buluşlardan hareketle... Doğuran kadınların, yöneten kadınların, üreten kadınların ve savaşan kadınların durumu incelenmiş dergide...
Bunlar içinde en ilginci ve sanırım bizde en az bilineni gladyatör kadınlar... Prof. Steven Ross Murray'ın makalesini görünce aklıma, Fik Meijer'in yazdığı "Tarihin En Ölümcül Sporu: Gladyatörler" geldi. (Homer Kitapevi)
Hem dergide, hem kitapta fotoğrafı var: Bodrum'da bulunan ve British Museum'da sergilenen kabartmada... Amazon ve Akilia takma adlı kadın gladyatörlerin mücadelesi gösteriliyor.
Sayıları elbette erkeklerin yanında devede kulak kalsa da... Kâh zorlanarak, kâh zevk aldıkları için bu ölümcül dövüşe katılmışlar.
Ama siz merak etmeyin: "Kadınlar yumuşaktır, şiddetten ve ölümden uzak dururlar."