Geçenlerde bir arkadaşıma...
"Eskiden bilimsel gelişmeleri az çok takip ediyordum... Yepyeni kavramlar kullanıldığı için ipin ucu kaçtı:
Artık tam olarak neyin keşfedildiğini bile kavramak çok zor" demiştim.
Bu durumu bir mesele olarak gören sadece ben değilim.
Başka ülkelerde, başka insanlar aynı sıkıntıyı çekiyor. Üstelik bunlar arasında bilimciler de var. Bunlar, bilimde olanları sıradan insanların da anlamasını arzulayan bilimciler.
İşte onlardan biri: Genetikçi Theo Sanderson... Ne yapabilirim diye kafa patlatan Sanderson, sonunda bir metin programı yazmış.
Özelliği şu: Program, İngilizcede en çok kullanılan bin (1000) kelimeye izin veriyor. Diyelim ki makalesini yazmak üzere bilgisayarın başına oturan bir bilimci...
Sadece o bin kelimeyle meramını anlatmak zorunda.
Bilim haberciliği için de durum aynı:
Gazeteci bir buluşu, Sanderson'un programını kullanarak halka anlatacaksa, elinde herkesin bildiği bin kelime olacak. "
Tedavi" yerine "tamir"
Sanderson'un hazırladığı minimal sözlükte "bin" kelimesi bile yok. Onun yerine yazar, mesela, "on yüz" demek durumunda!
Bu girişimi ilginç bulanlar "tumblr. com" adlı blog sitesinde "Ten Hundred Words of Science" (Bilimin On Yüz Kelimesi) adıyla sayfa açmış. Siteye girenler, mesleklerini ve çeşitli bilimsel metinleri, bin kelimeyle ifade etmeye çalışıyor.
Örneğin bir tanesi Einstein'ın 'Görelilik Kuramı'nın esasını anlatırken, bir başkası petrol yerine neler kullanabileceğimizden söz ediyor.
Bakın "robotla yapılan ameliyatlarda hasta güvenliği" alanında çalışan Lorenzo Grespan mesleğini nasıl anlatmış: "İnsanlar hasta olduğunda doktorlar onları tamir eder. Bazen çok zordur bu.
Çünkü doktorlar, bilgisayarların hareket ettirdiği küçük şeyleri vücudunuza sokmak zorunda kalır. Ben bu işin, hasta zarar görmeden yapılması için çalışıyorum."
Yaya ve bisikletle ulaşım uzmanı olan Tessa ise şöyle demiş: "Kentte yürüyerek dolaşan veya arabaya binmek yerine sadece insan gücü kullanarak hareket eden aletlere binenleri araştırıyorum."
"Halk cahil" geyiği
Theo Sanderson'un ilginç ve eğlenceli girişimini duyduğumda aklıma, bir ara entellerin dilinden düşmeyen, "Halk 300 kelimeyle konuşuyor" klişesi geldi.
Buradaki 300 elbette lafın gelişi... Bir araştırma, sıradan bir vatandaşın 3000 (üç bin) farklı kelimeyle konuştuğunu göstermişti. (Aslında çok daha fazlasını anlıyor.
Ayrıca kentliler köylülerden, kadınlar erkeklerden daha fazla kelimeyle konuşuyor.
Sanderson'un 1000 kelimelik sözlüğüyle kıyasladığımızda... Kelime dağarcığı dar diye küçümsenen halkın, aslında bilimi az-çok anlayacak kadar kelime bildiğini görüyoruz.
Yani aslında ortalama vatandaşa hemen her şeyi anlatmak mümkün.
Yeter ki bunu isteyin ve anlatmanın yollarını arayın.
Ama tam tersini yapıyor, meslek terimlerini, başkalarına karşı üstünlük aracı olarak kullanıyoruz. Yalan mı?