Bir kitap okuyup hayatınızı değiştirmek istiyorsanız...Size bir önerim var: Charles Duhigg'in "Alışkanlıkların Gücü" başlıklı kitabını okuyun.
Tabii sözünü ettiğim değişiklik, "önemli bir fark" yaratmak anlamında... Yani daha başarılı, daha sağlıklı, daha üretken, daha mutlu olmak... Yoksa ilkokul mezunu adamı, bir kitap okutarak, hop diye mühendis yapamazsınız.
Yazar, bilimsel araştırmalara dayanarak, gündelik davranışlarımızın yüzde 40 oranında alışkanlıklardan meydana geldiğini söylüyor.
İyi haber: Bunları değiştirmek, onlardan başka şekillerde yararlanmak ya da yenilerini edinmek mümkün...
Protesto nasıl engellenir?
Olayın başlangıcı şöyle... Yazar Charles Duhigg (d.1974), New York Times'ın ekonomi yönetimi bölümünde çalışan, Yale'de tarih okuduktan sonra, Harvard'da MBA yapmış bir gazeteci...
2004 yılında gazeteci olarak Bağdat'a gidiyor. Bir süre sonra Kufa kentinde görevli bir subayın, resmi olamayan bir "alışkanlıkları değiştirme programı" uyguladığını duyuyor.
Amerikan müdahalesine karşı gösteri yapanların video kayıtlarını izleyen bu binbaşı, davranışlarda belli bir kalıp bulmuştur:
1) Önce protestocular meydanda birer ikişer toplanır... 2) Zamanla grup büyürken, seyyar satıcılar ve izleyiciler de çevreye doluşur... 3) Sahne tamamlandığında bir protestocu taşı fırlatır ve bağırış çağırışlar, kırıp dökmeler başlar...
Bu kalıbı fark eden binbaşı, Kufa belediye başkanından bir istekte bulunur: "Acaba bazı durumlarda seyyar satıcıları meydandan uzaklaştırmak mümkün mü?" Tabii ki...
Büyük Kufa Camii'nden çıkan protestocular yine meydanda toplanmaya başlar. Protesto sloganları mırıldanılmakta, gerilim yavaş yavaş artmaktadır.
Durumu fark eden binbaşı, seyyar satıcıları meydandan çıkartır.
Sonuç: Seyirciler yine gelir... Karınları yine acıkır... Ama kebapçılar ortada yoktur... Bir süre sonra meydandan ayrılırlar... Seyirci yokluğunda protestonun bir anlamı kalmaz... Göstericiler hüsrana uğramış bir biçimde alanı terk eder...
Beyin tembeldir!
Bunun üzerine alışkanlıklar hakkında kapsamlı bir araştırmaya girişir Duhigg... Bilimcilerle ve alışkanlıklarını değiştirmiş insanlarla konuşur.
Herhangi bir alışkanlık şöyle oluşmaktadır: 1) Önce sıkıntı veren bir sorun vardır... 2) Kişi bunu çözmek için kendince bir yol bulur... 3) Çözüm başarılı olursa, aynen devam eder...
Peki, alışkanlıklarımızı niye kolayca değiştiremiyoruz? Çünkü normal bir beyin tembelliğe eğilimli... İşin kolayını buldu mu; o sorun üzerinde bir daha düşünmemeyi tercih ediyor.
Buna basit bir örnek vereyim:
Sorun: Ahmet, aynı şirkette çalışan Merve'yi uzaktan beğenmektedir. Onunla ilişki kurmak istemektedir ama çekinmektedir.
Çözüm: Merve'nin sigara içtiğini fark eder. Kendisi sigara içmemesine rağmen, Ahmet de bina dışına çıkmaya başlar.
Ödül: 'Sigarada' tanışan Ahmet ile Merve yakınlaşırlar... Amaca ulaşılmıştır; daha fazlasını düşünmeye gerek yoktur. (Kötü haber: O arada Ahmet de sigara tiryakisi olmuştur!)
Anlatacak daha çok şey var. Ama yerimiz tükeniyor. Bayramın birinci günü (perşembe) bu fevkalade önemli konuya tekrar döneceğim.
Not: Mart başında çıkan kitabın İngilizcesini geçen hafta okudum. Dün fark ettim ki Boyner Yayınları Türkçeye çevirmiş bile!