Bazı arkadaşlarım Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek'in vicdan yoksunu açıklamasına kızmış... Hem kızmışlar, hem de bu hoyratlığa bir anlam verememişler.
Hani, kürtaj konusunda, "Çocuğun ne suçu var, anası kendini öldürsün" demişti ya cumartesi günü; işte o açıklama...
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: 2014'teki Cumhurbaşkanlığı (veya başkanlık) seçimine kadar bu tür gerilimleri yaşayacağız.
Geçen gün, siyasetin "birileriyle birlikte, birilerine karşı yapıldığını" yazmıştım. (30 Mayıs) Yani siyasetçi, sadece omuz verenlere değil, hasımlara da ihtiyaç duyar.
Başbakan Erdoğan yeni kitlesini belirledi: 2014 sürecinde, Türkiye'nin tüm muhafazakâr kitlelerini arkasına almaya çalışacak. Hasım ise o kitlenin dışındakiler olacak. Basitçe onlara da liberal kitleler diyelim...
Erdoğan, müttefiklerini ve hasımlarını yeniden tanımlayan bu politikanın ilk büyük denemesini, kürtaj meselesini ortaya atarak yaptı.
Hınzır siyasetçi Melih Gökçek de, ustası olduğu gerilim çıkarma taktiğiyle, Erdoğan'ın yeni cepheleşme stratejisini uç noktasına götürerek keskinleştirdi: Muhafazakârlar ile liberaller arasına aşılmayacak bir engel koydu.
İstim arkadan gelsin
Dünyanın hemen her ülkesinde muhafazakârlar kürtaja karşıdır. Dolayısıyla Erdoğan'ın da karşı olması olağandır.
Tuhaf olan şey, muhafazakâr bir partinin, 10 yıllık iktidardan sonra, adeta şapkadan tavşan çıkarırcasına, bu konuyu aniden gündeme getirmesidir.
Türkiye'nin muhafazakârları kürtajı hiçbir zaman ciddi biçimde tartışmadı. Meseleyi fazla önemsemediler.
Konuya öylesine uzaklar ki... Başbakan Erdoğan'ın kürtaja karşı olduğunu açıklamasından ancak 10 gün sonra Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bu alandaki bazı istatistikleri kamuoyuna sunabildi.
Halbuki dünyanın her yerinde muhafazakârlar bu meseleye vakıftır; bir tartışma çıktığında tezleri hazırdır, temel verileri anında masaya koyuverirler.
Bizim "muhafazakâr" Sağlık Bakanımızın 10 gün sonra sayılardan söz edebilmesi, hazırlıklı olmadığının işareti. İstim arkadan geldi. Önce Başbakan ateş etti, şimdi Bakan nişan alıyor.
Karşı olduklarını hatırladılar
Bakan niye hazırlıksız yakalandı? Çünkü kürtaj karşıtlığı, partinin temel politikaları arasında yoktu. Uludere eleştirilerinden bunalan Başbakan, bu konuyu gündemi değiştirmek üzere ortaya attı.
Başarılı da oldu. Birçok yorumcu, Uludere'yi bırakıp kürtajdan söz etmeye başladı.
(Özellikle muhafazakâr yorumcular trajikomik bir haldeler: Aniden kürtajın ne büyük bir cinayet olduğunu hatırlayıverdiler.)
Başbakan başarılı oldu, çünkü hemen her ülkede, muhafazakâr kitleler ile liberal kitleleri (ABD'de Cumhuriyetçiler ile Demokratları) birbirinden ayıran temel konulardan biridir kürtaj.
Bu tartışmayla birlikte, sadece bildik dindarlar değil, diğer partilerden, özellikle de MHP'li muhafazakârlar da Erdoğan'ın arkasında saf tuttu.
Tabii Erdoğan'ın başarısında, sahnesini boş bulması da önemli: Siyaset tiyatromuzda, "Bombalanan 34 insanla kürtajın ne alakası var; sen önce şu Uludere'nin hesabını bir ver" diyecek liberal-demokrat bir ana muhalefet kumpanyası bulunmuyor.