Her olaya başka bir pencereden, hatta birden fazla açıdan bakmak mümkün... Sevdiğim sözdür: "Bana ayaklarını sağlamca yere basmış bir adam gösterin, ben orada pantolonunu çıkaramayan bir kişi görürüm."
Acaba Başbakan Erdoğan'ın fırtınalar koparan nutuklarını da başka açılardan "okumak" mümkün olamaz mı?
Mesela son günlerin hararetli tartışması: Kürtaj... Doktorlar tarafından, hijyenik ortamda yapılan kürtaja karşı olunduğunda hangi pratiklere daha fazla yer açılıyor?
Yani "Kürtaja karşıyım" dediğinizde... Kelimelere dökmemiş olsanız da, neleri ima etmiş oluyorsunuz?
Önce şunu bilelim: Tarihin her döneminde ve her toplumda istenmeyen gebeliklerden kurtulmak, yapay (zorla) düşük yapmak için çeşitli yöntemler uygulanmıştır.
Zehir içenler var
Hoşlansak da, hoşlanmasak da, yanlış da bulsak bundan kaçış yok! Maddi ve manevi şartlar her çocuğun dünyaya gelmesine izin vermez. Bu nedenle de istenmeyen gebeliği engellemek, iş işten geçtiğinde de kurtulmak gerekir.
Nasıl? Mesela yüksekçe bir yerden güm diye yere atlama, koşup hoplama ceninin düşmesine yol açabilir.
(Not: İstatistiksel olarak işe yaradığı kanıtlanamasa da, nefesi güçlü cinci hocalara muska yazdıranlar da olmuştur elbette.)
Şartları çocuk yapmaya elverişli olmayan kadınlar, çeşitli zehirler içerek ya da ince uzun nesneleri rahimlerine sokarak düşük yapmaya çalışmışlardır.
Tahmin edeceğiniz gibi bu yöntemlerin çoğu kadına ciddi zararlar verir.
Modern yöntemler
Peki, bu kadar mı? Kürtaj karşıtlığı, sadece cehaletle harmanlanmış yanlış ve ölümcül uygulamalara mı cevaz veriyor? Hayır!
Başbakan Erdoğan'ın söylediklerini dinleyen prezervatif ve doğum kontrol hapı üreticileri ellerini ovuşturmuştur.
Çünkü kürtaj karşıtlığı, erkeklerin prezervatif, kadınların da doğum kontrol hapı kullanarak istenmeyen gebelikleri daha baştan engelleyebileceklerini ima ediyor. Böylece kürtaja gerek kalmıyor.
Milliyetçiler kapışıyor
Başka? Mesela kürtajın Türk milletini dünya sahnesinden silmek için uygulanan sinsice bir plan olduğunu söylüyor Başbakan...
Bu sözleri doğru mu, yanlış mı diye değil de... Siyasi açıdan okuduğumuzda... Başbakan Erdoğan'ın kürtaj-komplo bağlantısıyla, MHP Başkanı Devlet Bahçeli'yi köşeye sıkıştırdığını görüyoruz.
"Kanı bozuk" milletlerin mütemadiyen Türklere komplo kurduğunu iddia eden... "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" sözünü şiar edinmiş Bahçeli, tersini iddia edecek değil ya... Mecburen susup oturacak, jinekolojik milliyetçiliği Erdoğan'a bırakacak.
Kızılderili oğlan sormuş
Yine de vuslat hayali kuran çiftleri uyaralım: Doğum kontrol hapıyla desteklenmemiş prezervatif... Türkçe çevirisiyle koruyucu, halk tabiriyle kaputun, bazen yetersiz kalabildiği eski zamanlardan beri ve tüm kültürlerce bilinmektedir.
Meraklı oğlan sorar: "- Babacığım, senin adın niye Kızıl Boğa?"
Babası cevap verir: "- Evladım biz Kızılderililer adlarımızı rahme düştüğümüzde meydana gelen bir olaydan alırız. Babamla annem gerdeğe girdiğinde çadırın dışında rengi kızıla çalan bir boğa varmış. Mesela kız kardeşinin adı Dolunay. Çünkü annenle çalıların ardına gittiğimiz o gece, ay gökte tepsi gibiydi. Şimdi anladın mı Patlak Kaput?"