Haberlere bakılırsa, 19 Mayıs günü birçok yerde aynı manzaralar ortaya çıkmış. Örneğin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Atatürk Anıtı'na bir buket çiçek bıraktıktan sonra, sol elini yumruk yapıp havaya doğru kaldırarak, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye bağırmış. (Kendisinin hekim olduğunu, bu noktaya "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" şiarından geldiğini hatırlatırım.)
Biz de İstanbul'da, siyah tişörtlerinde Atatürk resmi, ellerinde bayraklar olan gruplar gördük. Onlar da kâh "Mustafa Kemal'in askeriyiz" diye bağırıyor, kâh 1970'lerden kalma sol şarkılar söylüyordu.
Bir de coşku düşmeye yüz tuttuğunda elindeki megafonu kullanarak kitleye gaz veren takım liderleri vardı.
Bayraklar, megafonlar, ulusalcı sloganlar, solcu şarkılar: Topladığınızda yekûn "Nasyonal Sosyalizm" eder.
İtalyan Faşistleri, kendilerine faşist derdi ve bundan gurur duyardı. Alman Nazileri de öyle...
Türk faşistlerinin en temel özelliği ise faşist olduklarını bilmemeleridir.
Yine de 19 Mayıs'a vurulan sivil damga önemli. Bundan sonra sırada 29 Ekim var.
Cumhuriyet rejiminin kuruluş gününde askerlerin işi ne? Öyle ya da böyle, 29 Ekim 1923'te cumhuriyeti ilan etmek netice itibariyle Meclis'in verdiği bir karardı.
Ama bakın, 30 Ağustos'a laf etmem. O askerin günüdür. Nasıl istiyorlarsa öyle kutlasınlar. Tabii Güçlü ordu, güçlü Türkiye dememek şartıyla...