Sağda solda CHP'deki kurultay süreci hakkında ne düşündüğüm soruluyor.
Ne yalan söyleyeyim; işimin bir parçası olmasına rağmen pek ilgilenmiyorum.
Çünkü CHP'nin kurultayları çoktan beri mizah konusu haline geldi. Bizzat CHP'lilerin maytap geçtiği bir olgu hakkında yorum yapmak bana fuzuli geliyor.
Ancak bir nokta var ki çok ama çok önemli: CHP yönetimi, merkezin çevre üzerindeki baskısını kaldıracaklarını iddia ediyor.
Eski bakanlardan... CHP'nin Örgütlenme ve Örgüt Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap... Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide şöyle diyordu:
"2003 tüzüğü tamamen değişiyor. Bundan böyle genel başkan ve parti meclisi, milletvekili adaylarının sadece yüzde 20'sini atayacak. Artık milletvekili adaylarının yüzde 80'ini, delegeler ya da parti üyeleri seçecek. Mevcut tüzükte durum tam tersi..."
***
1950'lerden günümüze, Türk sağı büyük liderler çıkardı:
Adnan Menderes,
Süleyman Demirel,
Turgut Özal ve
Tayyip Erdoğan...
Buna karşılık solda sadece
Bülent Ecevit'i görüyoruz ki onun da hükümetteki performansı zayıftı.
Peki, bu durum bir tesadüf mü? Halk aynı halk... Nasıl olur da bu halkın sağcı kesimi lider yetiştirmede başarılı oluyor da, solcu kesimi olamıyor?
***
Bence en önemli farklardan biri tabanla diyalog konusunda: Sağ partilerin kitlelerle ve parti tabanıyla diyalogu çok daha güçlü...
CHP'lilerin beğenmediği, hatta kızdığı cemaatler ve tarikatlar, aynı zamanda birer sivil siyaset merkezi... CHP'nin durumu ise farklı... Silahlı ve kalemli bürokrasiyle, akademisyenlerle yakın ilişkide olduğu için, partide ister istemez
elitçi bir düzen oluşuyor.
Geçen yıl, CHP'li ekonomi profesörü
Yahya Sezai Tezel'in değerlendirmesinden yola çıkarak, "
Paşazadeler Partisi" diye bir yazı yazmıştım.
(7 Ocak 2011)
CHP'nin birçok milletvekili ve yöneticisi, parti içinde dişiyle tırnağıyla çalıştığı için değil... "
Soyadı" sayesinde o pozisyona gelmiş durumda.
***
Merkezin gönderdiği o insanlar ne kadar iyi eğitimli, kaliteli, zeki olursa olsun... Parti tabanı, adeta
paraşütle başlarına geçmiş bu kişiler için çalışmak istemiyor. Kendilerini temsil edecek adaylar için mücadele etmeyi tercih ediyorlar.
Burada mesele sadece "
birisi için çalışmak da" değil... CHP'nin elitçi yöneticileri, toplumdaki değişimi fark edemiyor. Çünkü zihniyetleri buna engel.
Halbuki tabandaki partililer, bu değişimi bizzat yaşayan insanlar. Örneğin Nihat Maktap, "
Türkiye'ye şeriat gelmez" diyor. Ne zaman diyor bunu? AK Parti'nin 9-10 yıllık iktidarından sonra!
***
Ben partinin tabanında bu gerçeği çoktan görmüş genç kitleler olduğunu düşünüyorum. Ancak elitçi kadroların baskılaması yüzünden bu fikirler doğru dürüst dile getirilmedi.
Eğer
Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları, gerçekten de merkez yoklamasının ağırlığını tersine çevirirse... Partide büyük bir
enerji yaratırlar.
Eğer bunu daha önce yapsalardı... Bence CHP, 12 Haziran seçimlerinde yüzde
30 çıtasını geçerdi. Halbuki şimdi
33 ilde hiç milletvekili çıkaramamış bir parti durumunda.
Bakalım Kılıçdaroğlu'nun siyasi ömrü, konuştuğumuz değişimi gerçekleştirmeye yetecek mi?