Kemal Tahir'in ünlü romanı Kurt Kanunu'nun dizi haline getirildiğini öğrendiğimde heyecanlanmıştım. Çünkü Kemalizm'in bir balonu daha halkın gözleri önünde sönecekti.
'Kurt Kanunu'nun konusu 'İzmir Suikastı' denilen olaydır... Resmi tarih anlatımına göre Mustafa Kemal'i öldürme hazırlığı son anda önlenmiş ve suçlular cezalandırılmıştır.
Halbuki yönetim, suikast hazırlığını başından beri biliyordu. Hatta suikastçıların arasında, onları teşvik eden ajanı bile vardı.
Kemalistler, İzmir Suikastı'nı, muhalefeti ezmek için kullandı: Olayla en ufak bir ilgisi olamayan insanlara bile cezalar yağdırdılar.
***
İşte bu gerçeği romanlaştıran Kurt Kanunu dizi yapılmıştı. Hem de, uzun yıllar İzmir Suikastı'nın uydurma hikâyesini anlatmış olan
TRT tarafından!
Bunu öğrendiğimde ben de şöyle yazdım: "
Kitap okumayan genç kuşaklar, romana ve gerçeklere bağlı kalan bu dizi sayesinde, yakın tarihimizi biraz olsun öğrenecek."
(31 Ocak)
Ancak,
7 Şubat akşamı ilk bölümü ekrana gelen dizi, bende tam bir hayal kırıklığı yarattı: Çünkü artık okumak yerine izleyerek öğrenmeye alışmış olan gençlerin, böyle bir diziyi seyretmesi mümkün değil.
Nedenini anlatmaya çalışayım...
***
Türk dizi sektörü son
15 yılda büyük bir gelişim kaydetti. Bugün
Ortadoğu ve
Balkanlar'daki TV kanallarında bizim diziler gösteriliyor.
Bu ilgiye
Beyrut'ta bizzat şahit olmuştum:
Otelde çalışan biraz tipsiz delikanlı, bizim
Tuba Büyüküstün'e âşıktı... Ciddi bir ifadeyle, "
Para biriktireceğim. Estetik ameliyat olup onunla evleneceğim" demişti oğlan.
Bu ilgi boşuna değil. Türk dizileri birçok açıdan Batı standartlarını yakaladı: Oyuncuların çoğu gayet iyi... Öyküler ve senaryolar hiç fena değil... Kamera kullanımı başarılı... Mekânlar hoş... Sahneler hızla değiştiği için seyirci sıkılmıyor.
Dizlerdeki kalite artışı, seyircinin beklentisini de yükseltti elbette. İnsanlar bir dizinin aksadığını, gitmediğini, yürümediğini hemen fark ediyor.
***
Gelelim Kurt Kanunu'na... Tarihi olaylar, karakterlerin
olağan hayatı içinde anlatıldığında çekicidir.
Kurt Kanunu'nda ise herkes herkese
söylev çekiyor. Yani belli başlı karakterler, adeta birer
tarih öğretmeni haline getirilmiş. Zamane genci bunu niye izlesin?
Ben ki bu konulara meraklıyım... Ben bile diziyi izlerken, sayıp dökülen onca isim karşısında ipin ucunu kaçırdım. "
Dur bir dakika, o kimdi, bu hangisiydi" derken, yeni bir isim daha geçiyordu...
***
Dizi işini
Amerikalılar bilir. Sahneleri asla uzatmazlar. Aksi halde seyircinin sıkılacağının farkındadırlar. Bizim seyircimiz de Amerikan anlatım tarzına bayılıyor.
Bense nispeten yavaş akan; mektepli oyuncuların, bağırıp çağırmadan, "
iki kelime, bir bakışla" kendilerini ifade ettiği
İngiliz dizilerini de çok severim.
Buna rağmen
Kurt Kanunu'nun bitmek bilmeyen diyaloglarına tahammül edemedim. Ben bile edemediysem, günümüz gençliği nasıl etsin?
Üzgünüm. Çünkü resmi tarihin yalanlarıyla yetişen gençlere, gerçeği anlatma fırsatı kurtlara yem oldu! Düşünüyorum da...
Yoksa Kemalistler diziyi sabote mi etti?