Geçen gün bir taksicinin günahını aldım. Gidiyoruz... "Kar yağacak mı" dedi, dayı edasıyla, yandan çarklı... "Beyazıt Kulesi kırmızı yanıyor" dedim.
"O ne ki" dedi... Ayıplayan bir tonlamayla sordum: "Sen kaç yıldır İstanbul'dasın?" 20 yılmış... "Beyazıt Kulesi kırmızı yanarsa, 'K' harfi, kardır. Yeşil yanarsa, 'Y', yağmurudur. Sarı ise, 'S', sistir. Hava açık, masmavi olacaksa, mavi yanar..."
Karizması çizilmişti. "K mı yanıyordu" dedi. Hatasını anladı: "Yani kar mı yanıyordu?" Üçüncü seferinde doğruyu buldu: "Kırmızı mı yanıyordu?" Evet...
Gelelim günahını alma meselesine: Beyazıt Kulesi'ndeki, ertesi günkü havayı, ışıkla haber verme uygulaması, 1995'te kaldırılmıştı. 2010'da tekrar başladı. Taksicinin bilmemesi normaldi.
Hoş, aklıma, "Kule'nin yerini biliyor musun" diye sormak gelmedi değil ama pavuryalıktan vazgeçtiği için üstelemedim.