Bugün basit ama hepimizin bildiği bir olaydan söz edeceğim: Geçenlerde İstanbul Kadıköy'deki Tepe Nautilus alışveriş merkezine gittim. Otoparktan binaya giriyorum... Her zamanki gibi güvenlik kontrolü var.
Çantamı banda koydum. Zırlayan kapıdan geçtim. Tam çantamı alacağım... "Çantanızı açabilir misiniz" dedi güvenlikçi delikanlı.
Allah! Allah! Niye ki? "Sivri bir şey gözüküyor ekranda" dedi. Açtım çantayı... Varlığını çoktan unuttuğum mini penseyi bulup çıkardı. Hani sap kısmında, küçücük el feneri, tornavida ve çakı olan...
"Ee, ne var bunda" dedim. "Kesici aletle içeri giremezsiniz" demez mi? Çantayı ve aleti elinden alıp yürüyen merdivene doğru giderken, "Ne diyorsun sen ya..." dedim kızgınlıkla, "İçeride çakı da satılıyor, koca koca bıçaklar da..."
Güvenlik görevlisi bir an şaşırdı. Bu basit gerçeğin hiç aklına gelmediği belliydi. Bir an düşündükten sonra ne dese beğenirsiniz: "O başka..."
"Hadi oradan, nesi başka" deyip yoluma devam ettim.
Bu konuyu yazmaya karar verdiğimde o mini çakının boyunu ölçtüm: 3,5 santimetre.
Düşünebiliyor musunuz; güvenliği sağlayacağız diye 3,5 santimlik çakıyı dert ediyorlar ama içerideki mağazalarda 25 santimetrelik ekmek bıçağı satılıyor. Lokantada döner bıçağı var.
Not: Bu olayda ekrandan çantalara bakan kızı takdir ettim. Çünkü minicik çakıyı bile gördü. Keşke havaalanı güvenliğine alınsa...
***
AVM girişlerindeki özel güvenlikçiler, hangi kurallara göre işlerini yapıyor; onu da anlamak mümkün değil.
Mesela Levent
Kanyon'dakiler kendilerini havaalanı güvenliğiyle karıştırıyor. Sanki o kapıdan geçince
New York uçağına bineceğiz...
Kim öğrettiyse, asık bir suratla kapının tam karşısında dikilip, "
Cebinizdeki metalleri boşaltın lütfen" diye emir verircesine konuşuyorlar. Kapıdan geçerken "ötmeseniz" bile, orada durmakta devam ediyorlar.
Birkaç kere, "
Sen çekil bakalım önümden..." derken, şöyle kolumla hafifçe kenara ittim, çok şaşırdılar. Şuursuz burjuvalar bu çocukların orada lök gibi durmalarına hiç itiraz etmediği için, böyle bir jeste çok şaşırdılar.
Eğer paltonun, ceketin köşesinde bir lira kaldıysa... Dütttt diye bir ses... "
Ceplerinizi kontrol edip bir daha geçin lütfen..." ('Lütfen'e aldanmayın, '
lan' yerine kullanılıyor.)
Kapının hassasiyetini en yüksek seviyeye ayarlamışlar. Metal düğmelere bile ötüyor. Ondan sonrası
elle kontrol. Bir şey çıkmıyor tabii... (Çünkü
tabanca olsa, mübarek deli gibi öter.)
Ee, ne yapıldı şimdi? Ötüyorsam üstümde bir şeyler olmalı. Ama yok işte... Madem yok, kıla tüye niye ötüyor o kapı?
Numarayı anladınız değil mi? Bütün amaç "
Kanyon'un güvenliği çok iyi" imajını vermek. O kadar.
Geçen gün
Tahtakale'ye gittim. Binlerce insan alışverişte... Kontrol filan yok; hiçbir şey de olmuyor. (Sivil polisler var elbette.) Günün birinde, aynı askerde olduğu gibi, güvenlikçinin teki kafayı sıyıracak; o zaman göreceğiz AVM kapısının halini.
***
Bütün bunlar, normallik maskesi ardına saklanmış
saçmalıklar... Çünkü orası uçak değil; saldırıda kullanılabilecek aletler zaten içerde satılıyor. Niyeti bozan, alır bir tane, ne yapacaksa yapar.
AVM kapılarındaki bu tip denetimlerin, gerçek bir güvenlik tedbiriyle hiçbir alakası yok yani... Uygulamalar sıradan vatandaş üzerinde bir tür
tahakküm kurmaktan öteye gitmiyor.
Onca AVM gezdim, bugüne kadar, suç işlemek amacıyla gelmiş birisini kapıda durdurduklarına hiç şahit olmadım. Sadece
berduşları geri çeviriyorlar; o kadar. Yalan mı?