Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Pire için kimse yorgan yakmaz

Başbakan Erdoğan'ın hastalığı döneminde, "Şike Yasası" dolayısıyla ortaya çıkan çekişme ortak paydaları "Ergenekon dostluğu" (ki çoğunluğu CHP'lidir) olan medyacıları pek sevindirdi.
Hemen, "AK Parti çatırdıyor" ya da "Parti ile Gülen Cemaati arasına kara kedi girdi" türü yorumlar yaptılar.
Bunun üzerine "Şike Yasası"na karşı çıkan kalemler "Yok öyle bir çatlak" deme yarışına girdi...
Bence ortaya farklı fikirlerin çıkması gayet normal... Ancak bunlara bakarak şu aşamada bir bölünme olması beklenmemeli.

***

22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce AK Parti'yi analiz ederken, bu partinin bir "koalisyon" olduğunu söylemiştim.
Çeşitli sınıflar, zümreler, gruplar Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi isimlerin yönetimi altında toplanmıştı.
(Not: Başlangıçta Abdüllatif Şener de vardı ama o "döndü". Temel özelliklerinden biri vesayetçi bürokrasiye karşı çıkmak olan partinin ayakta kalabileceğine inanmadı. "Bu parti kapatıldığında orada olma ki önün açılsın" mesajlarına kandı. Ve yok oldu.)
Bu koalisyonu oluşturanlara baktığımızda aralarında az ya da çok farklar olan gruplar görüyoruz: Mesela "İslamcılık" deyip geçiyoruz. İslamcı kökenden gelenleri aynı kefeye koyuyoruz. Halbuki bunun "milli" olanı da var, "küreselci" olanı da...
Gülenciler başta olmak üzere birçok cemaat ve tarikat partiyi destekliyor. Bazıları bu desteği "yeşil oy" olarak görüyor. Halbuki o insanlar aynı zamanda küçük ve orta sermaye sahipleri. Aralarında daha büyükleri de var.
***

Turgut Özal'ın 1980'lerdeki reformları sayesinde palazlanan... Türkiye ve dünya pazarından daha fazla pay istemeye başlayan Anadolu sermayesinin sesi oldu parti.
İşçiler ve köylüler de destekledi AK Parti'yi. Ecevit'in koalisyon hükümeti ülkeyi o kadar kötü yönetmişti ki kim gelse daha iyi olacaktı. Oldu da!
Partiyi oluşturan gruplar gelecekten umutlu. Mevcut ekip sayesinde yarının, bugünden daha iyi olacağına inanıyorlar. Yani koalisyonu bozmaları için temel bir neden bulunmuyor. Dünyada krize rağmen Türkiye hâlâ büyüyor. İşyeri kâr ettiği sürece desteklerini çekmezler. Ayrıca yine kriz nedeniyle ekonomi küçüldüğünde, bu ekip işleri toparlamayı, sorunların üstesinden gelmeyi bildi.
2009 yerel seçimlerini hatırlayın. Kriz yüzünden AK Parti'nin oyu düşüvermişti. Ama 2011 genel seçimlerinde yine yüzde 50'ye fırladı.
Özetle 2014'e kadar AK Parti'ye bir şey olmaz. Çatlamaz, patlamaz, yarılmaz, bölünmez. Koalisyon bozulmaz.
Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçiş aşamasında Tayyip Erdoğan'ın nasıl bir strateji izleyeceğini ise göreceğiz. (Tabii bir de Abdullah Gül faktörü var.)
***

"Rakibi" de unutmamak gerek: Kemalistlerin gerilediğini, bazı mevzileri yitirdiğini ama dağılmadığını görüyor insanlar.
AK Parti hükümetten gitse... Olası bir CHP iktidarında, kazanımlarının çoğunu yitireceklerinin farkındalar. Böyle düşünenler de elbette AK Parti'yi destekliyor.
Başbakan Erdoğan malum heykeli hedef aldığında, sadece İstanbul'da değil, Anadolu kentlerinde de birçok muhafazakâr "Ne gereği var" demişti.
"Şike Yasası" ise bu hissi daha da artırdı. Ayrıca dış politikada yalpalama olduğunu düşünenler de yok değil. Yine de "pire için yorgan yakılmaz" deyip desteklerini sürdürüyorlar.
Not: Geçenlerde "örüntü" kelimesini kullanmıştım. Meğer bilmeyen çokmuş. İngilizcedeki "pattern" kelimesinin karşılığıdır "örüntü"... TDK Sözlüğü, "Olay veya nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesi" diye tanımlıyor. Kısaca "şekillerin düzeni" denebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA