Deniz Baykal, MHP'li yöneticileri istifaya götüren skandal kasetler hakkında şu yorumu yapmış:
"Bu hükümetin işidir. Seçmeni kaset etkilemez. Bu MHP'yi bitirme komplosudur. Amaçları anayasayı tek başlarına yapmak."
Bu değerlendirmede doğrular ve yanlışlar bir arada durmakta: Kasetleri piyasaya sürenlerin, MHP'yi baraj altına itmek istediği bence doğru.
Milliyetçi kavgacılardan kurtulmuş bir Meclis'in, Yeni Anayasa'yı yaparken daha rahat çalışacağı apaçık.
Skandal kasetlerin seçmeni nasıl etkileyeceğini henüz bilmiyoruz. Net sonucu seçimde göreceğiz.
Bu operasyonun Hükümet tarafından yapıldığı iddiası ise bir siyasi iftira.
Baykal kendi kaset olayında aynısını söylemiş, Hükümeti suçlamıştı... Sonra anlaşıldı ki Baykal'ı devirenler, tam da "Hükümet karşıtı, statükocu" güçler.
Baykal'ın kaseti Kılıçdaroğlu'nun önünü açtı. Peki Kemal Beyin o kasetle bir ilgisi var mıydı? Elbette yoktu. 28 Şubat darbesi, Erdoğanların, Güllerin, Arınçların önünü açtı mı? Açtı...
Halbuki "Erbakan engelini" ortadan kaldıran askerlerin, onları iktidara getirmek gibi bir amacı yoktu. Ya Balyoz belgeleri? Onların sızması AKP'nin elini güçlendirdi mi? Elbette!
Peki ordunun arşivindeki belgeleri Taraf gazetesine kim verdi? Hükümet mi? Hayır. Statükocularla bilek güreşi yapan değişimci askerler...
Özetle: Hükümet böyle bir operasyonu istese de yapamaz. Çünkü ortaya çıkar. (Sadece sonuçlarından yararlanır.)
MHP kasetleri, sadece statükonun değil, değişimci güçlerin de operasyon yapma becerisine sahip olduğunu gösteriyor.
Peki bu iyi mi, kötü mü? Onu ayrıca tartışırız.