Haksızlık mı ediyorum diye düşünüyorum bazen. Mesela geçenlerde kaleme aldığım, "Ordunun Solu" başlıklı yazıdan sonra da aynı şey oldu.
Neticede genci, yaşlısı bir sürü insan, gayet içten bir şekilde solculuk yapıyor. Orduyla filan ilişkileri yok. Hatta aralarında militarizme karşı olan birçok kişi var...
Ama sonra karşıma öyle örnekler, öyle bağlantılar çıkıyor ki... "Ordunun solu" diye bir zümre olduğuna emin oluyorum.
Mesela dün akşam yapılacağını öğrendiğin bir toplantı... (Bu satırları yazarken henüz toplantı yapılmamıştı.)
Toplantının hedefi Pınar Doğan Rodrik ile eşi Dani Rodrik'in iddialarını basına duyurmaktı.
Pınar Doğan, Balyoz Davası'nın bir numaralı sanığı olarak yargılanan emekli orgeneral, Birinci Ordu'nun eski komutanı Çetin Doğan'ın kızı. Pınar Hanım, ABD Boston'da ekonomist olarak çalışan bir akademisyen... Eşi Dani Rodrik de öyle...
***
Rodrikler bir süreden beri Çetin Doğan lehine propaganda yapıyor ve darbe suçlamalarının hayali, belgelerin sahte olduğunu ileri sürüyorlar.
Amaçlarına uygun olarak bir internet sitesi açtılar. Burada iddianamedeki ve basındaki suçlamalardaki çelişkilerin altını çiziyorlar.
Yani İngiliz gazeteci
Gareth Jenkins' in Ergenekon Davası için yaptığının, tıpatıp aynısını Balyoz Davası için yapmaktalar.
Temel tezlerini şöyle özetleyebiliriz:
Suçlamalarda bazı çelişkiler var. Belgelerde bazı tutarsızlıklar göze çarpıyor... Bu da kuşkuların oluşmasına yol açıyor... Kuşku, sanık lehine bir olaydır... Çetin Doğan'a yönelik iddialar dayanaksızdır...
Pınar-Dani çiftinin böyle bir girişimi yapmaya hakları var elbette. Birisinin babası, diğerinin kayınpederi... Çetin Bey'in suçsuzluğuna inanmaları şaşırtıcı bir durum değil.
Ancak hayat bundan ibaret değil. Her türlü fikrin alıcısı var. Burada da durum farklı değil. Pınar ve Dani çifti çeşitli kesimlerden dostlar buluyor.
***
Örneğin dün akşamki toplantının destekçisi
"solcu işadamı" olarak tanınan
Osman Kavala...
12 Eylül'deki referandumda evinden çıkmayacağını belirten Kavala,
boykot tercihini bize
solculuk olarak sunmuştu kaleme aldığı bir yazıda.
Şimdi de böyle bir girişimle karşımızda!
Bu tavır bana
çok tuhaf geliyor. Şu bakımdan:
Çetin Doğan darbe hazırlığı yaptı mı? Bilmiyoruz. Ona mahkeme karar verecek.
Biz (herkes) sadece eldeki verilerle yorum yapıyoruz.
Peki, nasıl oluyor da, askeri darbelerden en büyük zulmü görmüş kesim olan soldan, askeriyeyi ve uzantılarını böyle hevesle savunan insanlar çıkabiliyor?
Öyle ya...
Seferberlik Tetkik Kurulu' nu...
Özel Harp Dairesi'ni...
1971 darbesini...
Erenköy işkence köşkünü...
1977 katliamını...
Kenan Evren cuntasını iyi tanıyan bir kesimdir sol...
***
Bizzat yaşamasa da, hafızasında böyle yakıcı bilgiler olan bir insandan, "asker" dendi mi, şöyle bir durması beklenir.
O kurumun ideolojisi, eğitimi, topluma- siyasete bakışı köklü bir değişime uğradı mı ki
"Çetin Doğan yapmamıştır" denebilsin?
"Darbe Günlükleri" metnini okuyan vatandaşlar arasında şaşıran var mı? "O kesimde böyle şeyler yapılmaz" diyebilen var mı?
Daha
Eylül 2007'de,
"Lahika-1" adıyla toplumu yeniden şekillendirme planı yapmadılar mı?
"Islak imzasıyla" birlikte ortaya çıkan
'Eylem Planı'nı ne çabuk unuttuk?
Ergenekon dostları zaten vardı. Balyoz dostları da var...
Ortanın Solu vardı, bu da Ordunun Solu işte!