Hatırlarsanız, Tarhan Erdem ve araştırma şirketi Konda'nın kullandığı endişeli modernler tabirine birkaç kez değinmiştim.
Şirketin hazırladığı raporlarda endişeli modernler, AKP'nin şeriatı getireceğine inanan, askerden medet uman bir kesimi ifade ediyor.
CHP'ye oy veriyor ve kendilerini Atatürkçü diye tanımlıyorlar. Çoğunluğu kentlerde yaşıyor. Gelir ve eğitim seviyeleri Türkiye ortalamasının üstünde.
Siyaset bilimci olan Fuat Keyman, buradan hareketle ortaya yeni bir tabir attı.
Önce Konda'nın endişeli modern tabirine yeni bir ad vererek, dışlayıcı modernler dedi.
Buna karşılık, hükümetin, ekonomiden eğitime, ulaşımdan Avrupa Birliği'ne, birçok alanda çok önemli işler yaptığını kabul eden... "Laiklik elden gidiyor" diye bir korkusu olmayan...
Ancak yine de AKP iktidarından rahatsızlık duyan insanları endişeli modernler olarak adlandırdı.
***
(
Not: "
Bu karışıklığa ne gerek var" mı diyorsunuz? Haklısınız. İlkini Konda'nın tanımladığı gibi bırak... Sempati duyduğun diğer kesime, faraza,
demokrat modernler de; olsun bitsin. Ama yapamıyor. İlle de endişeyi vurgulayacak, demokratlığı değil. Çünkü kendi arkadaşları da dahil, o kesimin "
demokrat denecek kadar demokrat" olmadığını biliyor.)
***
Gelelim asıl meseleye... Fuat Keyman'ın bu konuları da kapsayan bir söyleşisi dün
Vatan gazetesinde yayınlandı.
Mine Şenocaklı'nın yaptığı söyleşide iki farklı modern insan tipini Keyman şöyle ayırt ediyor:
"
Endişeli modernler: Laik orta sınıflar içinde, demokrasiye inanan, AKP'ye karşı CHP'yi seçim kazanacak bir konuma getirmenin önemine, birlikte yaşamaya ve
Avrupa Birliği tam üyelik sürecine inanan bir kesim..."
"
Dışlayıcı modernler: Laiklik-cumhuriyetçilik ekseninde, rejim korumayı birincil gören, giderek içine kapanan, değişimi doğru okuyamayan, farklı kimliklere kapalı, birlikte yaşamaya inanmayan, bu temelde de, rejim ekseninde gittikçe muhafazakârlaşan bir kesim..."
***
Her iki kesim CHP'de yer alıyor.
Deniz Baykal ve
Önder Sav'ın "dışlayıcıları" öne çıkararak politika yaptığını,
Kemal Kılıçdaroğlu'nun ise "endişelilere" dayanarak, politika yapacağını söylüyor Keyman...
Olabilir ama...
Keyman'ın tarifine baktığınızda... CHP içinde, MHP ideolojisine çok yakın, vesayet rejiminden yana, orducu, "bazen darbe gerekli olur" diyen, militarizme eğilimli, içe kapanmacı, tutucu ve fanatik bir kesim olduğunu görüyoruz.
Bunlar ortalama bir MHP'liden iki konuda farklı:
1) Dindarlara düşmanlar.
2) Hayat tarzları modern.
(Tabii buradaki moderni, "İçki içiyorlar ve bu yüzden kendilerini çağdaş sanıyorlar" diye okuyacaksınız.)
İşte o çok şeyler beklenen CHP'nin belkemiğini bu kesim oluşturuyor.
***
Umut Oran'a arka çıkan,
Kemal Kılıçdaoğlu'na umutla bakan "endişeli" Fuat Keyman, o
1933 model faşistlerle mi ittifak yapacak? Onları mı dönüştürmeye çalışacak?
"Yeni CHP,
Atatürk ilkelerinden sapma değil, bu ilkelerin suiistimalini önleme, bu ilkeleri bugün olması gereken yere getirme, sadece koruma değil, belki de güçlendirme..." dediğine bakılırsa, cevabı "Evet"!
Kemalizm'in serbest düşünceyi iğdiş edici gücüne bakar mısınız?
Onca yılın siyaset bilimcisi, otoriter bürokrasinin ideolojisini başından defetme cesaretini kendisinde bulamıyor.
Bir yandan AB diyor, diğer yandan
Demokrasi ile
Kemalizm'i bağdaştırmaya çalışıyor.
Eğer Fuat Keyman fikrinde samimiyse, durumumuz vahim demektir.
İnşallah Kemalistleri ürkütmemek için
takiye yapıyordur!