Araştırma şirketi Konda'nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır hakkında dün "hayatta tanıdığım az sayıdaki gerçek sosyal demokrattan biri" demiştim ya...
Bunun üzerine eski bir dosttan mesaj geldi. Bana 2 Nisan 2004 günü yayınlanan yazımı hatırlatıyordu.
Bir başka 'Bekir'di bu kişi: Nevşehir Ürgüp'ün eski Belediye Başkanı, CHP'li Bekir Ödemiş.
Bekir Ödemiş, 1946'dan 1999'a uzanan süreçte, CHP'li olup da, Ürgüp'te seçim kazanabilen ikinci başkandı.
Bitmedi... 1999'da yüzde 47 oyla oturduğu başkanlık koltuğunu, Mart 2004'te yüzde 54 ile korudu. (Daha sonra milletvekili olmak üzere görevini bıraktı.)
Ben bu manzarayı görünce, Bekir Bey'e bilhassa gelenekçi-dindar kesimlerin teveccühünü nasıl kazandığı sormuştum. Şöyle demişti:
***
* Bize bağlı
25 köydekiler de dahil, tüm cenazelere katıldım. * Ürgüp'teki
680 nikâhın
492'sini bizzat kıydım. * Tüm sünnet düğünlerine katıldım. Cami inşaatına arsa vererek, kaynak sağlayarak yardımcı olduk. *Ben zaten ramazanda oruç tutarım. Ayrıca cuma namazlarını kaçırmam. * Ürgüp'ün yoksulluk haritasını çıkardık. Ramazanda fakirlere yiyecek dağıttık. * Teravih çıkışında şerbet sunduk. * Bazı törenlerde Mehter Takımı en önde yürüdü. * Camileri temizledik, onardık, oturma grupları yaptırdık.
Su parası almadık. * Ürgüp kökenli olup da başka yerde yaşayan zenginlerin kurbanları Ürgüp'te kesildi. * Cenaze olduğunda, imamı olmayan köye cenaze arabası ve imam gönderdik. * Üniversite ve Anadolu Lisesi sınavına girecek fakir gençleri dershanelerde okuttuk.
* Fakir öğrencilere karşılıksız burs verdik.
***
Kapitalist sistem, işleyiş mantığı gereği
eşitsizlik yaratır ve
yoksulluğu ortadan kaldıramaz.
Sosyal demokratlar,
serbest piyasayı yok etmeden kapitalizmin yarattığı o sorunlara çözüm arar.
Devleti kullanarak; fakire, ezilene, hor görülene sahip çıkmaya çalışırlar.
Bu açıdan baktığımızda Türkiye'nin tepetaklak durduğunu görüyoruz:
CHP köklerinin etkisiyle devletçi oldu.
Ama devletçiliği, sosyal demokratlık yapmak için değil,
otoriter bürokrasinin çıkarlarını kollamak için kullandı.
Sonuçta, bu vesayetçi sistem tarafından dışlananların desteklediği partiler seçimleri kazandı.
***
Bugün
Kemal Kılıçdaroğlu bir açıdan çok avantajlı durumda:
AKP'nin ittirmesiyle,
102 yıl sonra asker kışlasına dönüyor ve yüksek yargı demokratikleşiyor...
Yani CHP, bu zümrelerin kuklası olmaktan kurtulabilir. CHP onların çıkarlarını savunmak;
laikçilik ve
Jakobenlik yapmak yerine, bir
Bekir Ödemiş, bir
Mustafa Sarıgül gibi geniş kitlelere açılabilir.
Ama aynı zamanda önünde dev bir engel var: CHP'ye oy veren,
Kemalist ideolojiyle beslenmiş, görece paralı ve eğitimli sınıflar...
Giyimine kuşamına, seyrettiği filme, yediği yemeğe bakarak kendini
ilerici sanan bu kesim, aslında
gayet tutucu bir rol oynuyor.
Türkiye'nin demokratikleşmesinin önünde bir
takoz gibi durmakla kalmayıp, CHP'nin değişmesini de engelliyorlar.
Araştırma şirketi
Pollmark'tan
Ertan Aydın, bu kesimin referandumdaki negatif tavrının, Başbakan
Erdoğan'ı şaşırttığını söylüyor.
Soru şu: Nasıl olur da, eğitim düzeyi yükseldikçe, insanlar demokrasi düşmanı, hoşgörüsüz ve tutucu hale gelir?
Acı gerçek şu: Bir genç,
Kemalist ideolojiye ne kadar çok maruz kalırsa, o kadar demokrasiden uzaklaşıyor!
Eğitimden vazgeçemeyeceğimize göre, Kemalizm'den vazgeçmemiz gerekiyor. Yani fabrika ayarlarımızı değiştirmemiz gerekiyor: Hemen!