Geçen yazılarda neler dedik? Toparlayalım: Diyarbakır'da son yıllarda oluşan orta sınıf, Kürt partisini (eski DTP, yeni BDP) desteklemekte...
Örneğin 29 Mart 2009'da yapılan yerel seçimlerde bu orta sınıfın tercihi "mahalle ve sandık" düzeyinde incelendiğinde karşımıza yüzde 60'ı geçen bir oy oranı çıkıyor.
Bu yönelişin nedeni tehdit ve şiddet değil. Örgütün o sınıfı kaba kuvvetle yönlendirmesi mümkün gözükmüyor.
Aslında olayın açıklaması belki de o kadar karmaşık olmayabilir. Bildiğimiz o eski mekanizma işliyor:
Milliyetçilik bir burjuva ideolojisidir. Şartlara göre bazen öncülüğü bürokrasi yapsa da altında burjuvalar vardır.
Serbest piyasanın, eğitimin ve iletişimin gelişmesiyle ortaya çıkan Kürt burjuvaları da haklarını talep ediyor.
Hakların tanınması ve eşitliğin sağlanması geciktikçe de doğrudan ya da dolaylı biçimde örgütü destekliyorlar.
***
Gelelim yakıcı meselelere:
1) Sözünü ettiğimiz orta sınıf referandumda ne yapacak?
Benim gördüğüm şu: Kendi haline bırakılıp, hiçbir ciddi söz verilmediği takdirde Kürt orta sınıfı boykota meyledecek.
29 Mart 2009 yerel seçimlerinden önce Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitingine gitmiştim.
Dikkatimi çekti: Başbakanın Kürt kimliğiyle ilgili sözleri, "en az" cüzdanla (yatırımlar, hizmetler, vs.) ilgili sözleri kadar alkış aldı. Unutmayın ki meydandaki o kitlenin önemli bir bölümü zaten AKP seçmeniydi.
Dönüş uçağında Başbakana bu gözlemimi söylemiştim: Sadece cüzdan siyasetiyle Kürtlerden oy almak mümkün değildi.
Ancak Başbakan soruyu siyasetçi çalımıyla geçti. Yoksulları
100 lira taksitle ev sahibi yapmaktan, yollardan, hastanelerden söz etmeyi tercih etti.
Sonuç: Geçerli oyların yüzde
65'ini alan DTP'li
Osman Baydemir, yüzde
32'de kalan
AKP'li
Kutbettin Arzu'ya Diyarbakır'da büyük üstünlük sağladı.
***
Başbakan Erdoğan
3 Eylül Cuma günü Diyarbakır'da konuşacak. Tabii herkes ne diyeceğini merak ediyor.
Eğer
Mart 2009'daki gibi cüzdanlara hitap edip, kimliği ikinci plana atarsa, Kürt orta sınıfının sandığa gitmeme ihtimali ciddi biçimde yükselir.
İşin ilginç yanı şu: Aslında bu orta sınıf
evet vermek istiyor. Çünkü mesela
6 Okçu yüksek yargının neler ettiğini çok iyi biliyorlar.
Anayasa değişikliklerinin doğrudan Kürtlere olmasa bile, tüm halkın yaşamına olumlu yönde etki edeceğinin bilincindeler.
Ayrıca
CHP'li laikçiler ya da
Kemalist Aleviler gibi,
"AKP'nin yaptığı her şey mutlak olarak kötüdür; reddedilmelidir" gibi bir kompleksleri yok.
Ama Kürt kimlik siyasetine hâkim olan
"reel politik", ilkeleri ve başkalarının da iyiliğini düşünme eğilimini bastırıyor.
"Benim kazancım ne" pazarlığı öne çıkıyor.
Bakalım Başbakan Erdoğan kendi tabanındaki milliyetçileri germeden, kızdırmadan; Kürtleri mutlu edecek sözler verecek mi?
Şunu unutmamalı: PKK ile Kürt orta sınıfı evli değil. Bu nişan kolay bozulur.
***
2) Türkiye'den ayrılıp bağımsız devlet kurmak istiyorlar mı?
Benim gözlemlerime göre şimdi böyle bir talepleri yok. Bir kere
büyüyen Türkiye'den kopmak istemiyorlar.
Hele
Avrupa Birliği'ne girme ihtimali, hepsinin rüyalarını süslüyor.
Ayrıca herkesin sülalesinde Kürt olmayan insanlar var.
Balkanlaşma kimsenin işine gelmiyor.
Her şeyle rağmen ayrılmaya kalkışılsa dahi;
İran,
Irak ve
Suriye'deki Kürtleri de dahil eden
"Büyük Kürdistan" gerçekleşmeden, gerçekten bağımsız olamayacaklarını biliyorlar.
Velhasıl Diyarbakır'ın bir yere gittiği yok ama olanca sorunuyla birlikte kalıyor!