Dün trafikte bir TV'nin haber programını dinliyordum. Sunucu kadın, eski adalet bakanlarından Seyfi Oktay'ın Ergenekon soruşturması bağlamında gözaltına alınmasını işliyordu. Programa katılan gazeteciye mealen şöyle bir soru yöneltti:
"Seyfi Oktay bu ülkede adalet bakanlığı yapmış, efendi, orta sınıftan, dürüst, kültürlü, ciddi bir insandır. Oktay'ın bile gözaltına alınmasına ne diyorsunuz?"
Yani önce Seyfi Oktay'ı asla suçlu olamayacağı bir konuma yerleştiriyor... Sonra da topu karşı tarafa atıyor.
Böyle soru olur mu?
Bunlar bir de utanmadan başkalarının gazeteciliğine laf eder. Önce aynaya baksınlar!
***
Aynısını
Bedrettin Dalan ve bazı
emekli komutanlar için de yaptılar, yapıyorlar.
Halbuki bir insanın hiçbir özelliği... Ne kültürü, ne nezaketi, ne titri, ne rütbesi, ne eğitimi, ne ailesi, ne de inancı... O kişinin suç işlemeyeceğinin garantisi değildir.
Ama tersini çok gördük: En büyük suçlular, sıradan vatandaşlar arasından değil... Tam da gömleği temiz, takım elbisesi jilet, kravatı şık, ayakkabısı gıcır, vals yapan tipler arasından çıkıyor.
Nitelikli numaralarla büyük paralar vuranlar... Binlerce insanın ölüm emrini imzalayanlar... Küfeyle rüşvet dağıtanlar... Darbe planları yapanlar, devlet içinde çete kuranlar hep onlardandır.
Kıssadan hisse: Seyfi Oktay inşallah suçsuzdur ama oturduğumuz yerden "Ciddi devlet adamıdır; o halde suçsuzdur" diyemeyiz.