Malum kamyonla ilgili yazıya, malum çevrelerden, malum eleştiriler geldi. Tam bir aymazlık! Anlatayım...
Bu sevkıyatı tasarlayanların gıllıgışlı işlerle hiçbir ilişkisi olmasa da olay vahimdir:
* 950 adet taarruz tipi el bombası, "hiçbir tedbir alınmadan" Bodrum'dan Ankara'ya getirildi.
Yasa ve yönetmeliklere göre, meyve sebze taşıyan kamyoncu dahi güvenlik tedbiri almak zorunda. Aksi halde ceza kesilir.
Bu olayda, el bombaları "sevkıyat prosedürüne" uygun biçimde taşındı mı? Hayır taşınmadı!
Peki, vatandaşın canı ve malı apaçık biçimde tehlikeye atıldı mı? Evet atıldı!
Ee, hani bunun yaptırımı?
Burada askerlerin işlediği bir suç var ve bu suç halka karşı işlendiği için, olaya sivil mahkeme bakar.
* Heyhat! Savcılık takipsizlik kararı aldı. Suçu görmezden gelen bu yaklaşım, suçu işleyenleri de teşvik ediyor.
"Siz bombaları yine böyle riskli biçimde taşıyın. Patlamadıkları sürece biz ses çıkarmayız" deniliyor.
İyi de o zaman Manisa Kırkağaç'tan İstanbul'a gelirken, kavunların üstünü branda ile sımsıkı örtmeyen kamyoncuyu niye cezalandırıyorsunuz?
Kavunun biri düşüp arkadaki otomobilin camını dağıtmadığı sürece ona da sesinizi çıkarmayın.
Özetle: Biri halkın can ve mal güveliğini tehlikeye atıyor... Diğeri bu apaçık suçu görmezden geliyor...
Bir başkası da bu olayı eleştireceğine, "yapılan yanlıştır" diyenlere laf çakıyor. Çüşünüz yani!