Yılbaşından önce tatile çıkarken "işte bir psikolojik operasyon daha başlıyor" diye düşünmüştüm. Döndüğümde koronun yeni katılımlarla genişlediğini gördüm.
Olay kabaca şöyle:
"Eyvah, şeriat geliyor" cümlesine indirgenebilecek çeşitli söylemleri bir yana bıraktılar...
Şimdilerde "tek parti rejimine gidildiğini", "sivil dikta kurulduğunu", "sivil vesayet oluştuğunu" filan söylüyorlar.
***
Ama biz bu hamleye hazırlıydık; değil mi arkadaşlar? Böyle bir numara çevireceklerini aylardır biliyoruz. "Şeriat geliyor" yerine, "Sivil dikta geliyor" diye bağıracaklarını taa beş ay önce söylemiştik.
Aslında borazanı o zaman da öttürebilirlerdi. Nedense bir iki denemenin ardından sustular. Başka konulara geçtiler.
Yaygarayı bugün koparıyorlar.
***
15 Ağustos 2009 günü erken uyarı sistemimizin verilerini kayda geçirdiğimizde, ortaya şöyle bir manzara çıkmıştı:
"Yeni bir psikolojik operasyon başlıyor" başlıklı yazıda bakın neler demişiz... Özetliyorum:
Oyun hep aynı: Önce amaca uygun bir laf buluyorlar... Bir kavram, bir deyim, bir mecaz, bir iddia...
Bir köşe yazarı o "lafı" kullanarak işaret fişeğini atıyor. Ardından, adeta bir histeri salgını gibi, diğer köşelere atlıyor "laf".
Derken sıra TV'lerindeki tartışma programlarına geliyor. Uydurdukları "laf" sanki bir gerçekmiş gibi üzerinde konuşulmasını sağlıyorlar.
Zamanla iş daha da dallanıp budaklanıyor. Devreye akademisyenler giriyor. Hayatlarında hiç kullanmadıkları o "lafı" araştırmaya başlıyorlar.
***
Bu genel girişten sonra hayali tartışmalara örnekler vermişim: Türkiye, Malezya mı oluyor?... Mahalle Baskısı... Ilımlı İslam ülkesi mi oluyoruz?... Türkiye muhafazakârlaşıyor...
Ardından da, Ağustos 2009 itibarıyla dolaşıma sokulmaya çalışılan (ama sonra nedense vazgeçtikleri) söylemi şöyle anlatmışım:
Şimdi bir "lafı" daha dolaşıma sokmaya hazırlanıyorlar: Sivil Darbe.
İşaret fişeğini, Başbakan Erdoğan polisin demokrasinin teminatı olduğunu söylediğinde attılar.
(Aynı söz, şeref defterlerine asker için yazıldığında gıkını çıkarmayanlar, birden haykırmaya başladı.)
***
Son olarak 'sivil darbe' ve benzeri lafların hangi alanlarda kullanılacağını ve kimler tarafından destekleneceğini şöyle anlatmışım:
Güncel meseleler belli: 1) Kürt Açılımı denilen süreç. 2) Yüksek yargıdaki gerginlik.
3) Ergenekon Davası.
'Sivil Darbe' yukarıdaki üç madde için bir şemsiye laf olacak. Onu yaptın sivil darbe, bunu dedin sivil darbe...
Lafın alıcısı da hazır: Askeriyenin bir kısmı, yüksek yargıda kadrolaşanlar, CHP'liler, Cumhuriyet gazetesi. (Göbeği açık kızları da unutmayalım.) Bunlar eski dostlar.
Ve yeni müttefikler: "İşin içinde Amerikan parmağı var" sözünü duyar duymaz koşturmaya başlayan Saadet Partililer.
"Kürt Açılımı filan istemeyiz, savaşa devam" diyen MHP'liler.
Ve sözü şöyle bağlamışım: "Laf" dediğime bakmayın, düpedüz psikolojik operasyon bu!
***
Geldik bugüne... İşte şimdi tam da beş ay önceden haberdar ettiğimiz numarayı çeviriyorlar: Yok tek parti rejimi kuruluyormuş...
Yok sivil dikta tehlikesi varmış...
Bunların hepsi "entelektüel analiz" maskesiyle yapılan siyasi karalama çalışmasıdır.
Adamın elinde 'tek parti' diye bir merhem olsa, önce kendi yürütme yeteneğini engelleyen yargı hastalığına sürer.