Bütün milliyetçilik çeşitleri, potansiyel olarak içlerinde ırkçılığı barındırır. "Milletimi seviyorum" gibi masumane bir sözün nereye varacağı belli olmaz.
Bir bakarsınız, değişen toplumsal şartlar; aklı başında, dünya tatlısı bir milliyetçiyi canavara dönüştürmüş.
Sıkça tekrarlanan bir iddia vardır: "Atatürk milliyetçiliği ırkçı değildir."
Bu sözü yerden yere vurmak çok kolay: Elimizde hem Atatürk dönemine, hem de sonrasına ilişkin sürüyle "karşı örnek" var.
***
Ancak iddiadaki doğruluk payını da görmek gerek: Bir ulus yaratmaya çalışan Atatürk ve arkadaşları, dışlayıcı değil kapsayıcı olmak zorundaydı.
Eğer Türk ırkçılığı yapsalardı; Kürtleri, Çerkezleri, Abazaları, Boşnakları, Arnavutları ve benzeri etnik grupları dışlayacaklardı.
Sonunda da ellerinde bir avuç Anadolu Türk'ü kalacaktı.
Onun yerine Müslüman olmak şartıyla her türlü etnik grubu "Türk" ilan ettiler.
Bu anlamda dışlayıcı değil, kapsayıcı oldular. Irkı saflaştırmak yerine, ulusu homojenleştirmeye çalıştılar.
***
Nazi ırkçılığı ise tam tersini yapmıştır:
Milyonlarca Yahudi'yi, Alman ırkını kirlettiği için yok ettiler. Yani Hitler'in amacı, yücelttiği Alman kanını saflaştırmaktı.
Dikkatinizi çekerim: Bazıları, soykırım teknolojisinin (toplama kampları, gaz odaları, vb.) sadece Yahudilere uygulandığını sanır.
Halbuki Hitler'e göre Alman ırkını kirleten başka gruplar da vardı: Yahudilerle birlikte Çingeneler de gaz odalarında can verdi.
Bitmedi: Naziler, akıl hastalarını da öldürdüler. Çünkü onlar da üstün Alman ırkını bozuyordu.
Bir de Sorb halkı var... Naziler, Almanya ile Polonya sınırı civarında yaşayan Slav kökenli Sorbları da Auschwitz toplama kampında yok etmeyi planlamıştı.
Ancak Sovyetler Birliği'ne saldırı, bu planın uygulanmasına izin vermedi. Sorblar canlarını kurtardı.
***
Gelelim Türkiye'ye...
Bildiğiniz gibi Manisa'nın Selendi ilçesi fevkalade kötü olaylara sahne oldu.
Sigara içme tartışması büyüdü ve sonunda bazı vatandaşlar, "Selendi bizimdir, bizim kalacak" diye sloganlar atarak Roman mahallesine yürüdü.
Çingene vatandaşların ev ve barakaları ateşe verildi. Camlar kırıldı, araçlar tahrip edildi.
Bu tür olaylarla batı bölgelerinde sıkça karşılaşır olduk.
Hatırlarsanız Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde aynı tepki Kürtlere gösterilmiş... İzmir'de de DTP otobüsü milliyetçi sloganlar eşliğinde, göbeği açık kızlar tarafından taşlanmıştı.
***
Lafı dolaştırmak gereksiz:
Irkçılık tam da bu işte!
İzmir'deki taşlamaya olumlu gözle bakanlar, "Efendim bizim tepkimiz aslında AKP'ye..." filan demişti ya. Yalan!
Kimse kimseyi kandırmasın:
Karşımızda (yapay da olsa) "kapsayıcı" Atatürk milliyetçiliği değil, düpedüz "dışlayıcı" ırkçılık var.
Mesele "Açılım karşıtı bir siyasi tepkiden" ibaret olsa, Çingenelere saldırılmaz.
Hani "Pandora'nın Kutusu açıldı" filan deniyor ya... Evet açıldı ve içinden ekonomik krizle birlikte azmış, acıkmış ve kışkırtılmaya hazır Türk ırkçılığı çıktı.
Unutmayalım: Söz düzeyinde ne derse desin, ırkçılığın asıl amacı, dışladığı kesimin sahip olduğu imkânlara (mal, mülk, arazi, makam, vb.) el koymaktır.