Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

AYM: Siyasi bir karar almasını isteyemeyiz!

Türkiye'de siyasi iktidar iki başlıdır. Bunlardan biri halkın oyuyla başa geçen hükümettir. Diğeri bürokratik iktidardır. Kabaca bir ayrım yaparsak:
Hükümetin etki alanı bir şeyleri "yapmakla" oluşur.
Bürokrasinin etkisi ise esas olarak "yaptırmamak" üzerine kuruludur.
Bürokratik siyasetin su yüzüne çıktığı, kendini belirgin kıldığı kurumlardan biri de Anayasa Mahkemesi'dir (AYM).
AYM zaman zaman siyasi kararlar alarak yaptırmama gücünü (buna 'veto gücü'de denebilir) ortaya koyar.
Bu hukuk maskeli siyaset mekanizmasının nasıl çalıştığını yakın tarihlerdeki iki çok önemli kararda apaçık gördük:
1) Nisan 2007'deki '367' kararı: Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olmasını engellemek için alınmış bir karardı. Gerekçeli karar açıklandığında, birçok hukuk profesörü, kararla adeta dalga geçen yazılar kaleme aldı.
2) Haziran 2008'deki 'Anayasa değişikliğini iptal' kararı: Meclis 411 oy gibi olağanüstü bir çoğunlukla Anayasa'nın 10 ve 42'nci maddelerini değiştirmişti. AYM, Anayasa'nın 148'inci maddesini çiğneyerek ve Meclis'in yetkisini gasp ederek değişiklikleri iptal etti.
Bu da bürokrasinin imtiyazlarını koruyan otoriter laiklik ideolojisine uygun bir siyasi karardı.

***

AYM'nin yakın tarihinde böyle unutulası sayfalar olduğundan, birçok kişi, DTP hakkında da hukukla alakası olamayan siyasi bir karar verdiğini düşünüyor.
DTP'nin kapatılma kararının çok önemli siyasi sonuçları olacağı doğrudur.
Ama bir sürü eksik gediğe rağmen (örneğin parti üyesi olmamasına rağmen Leyla Zana'ya yasak getirilmesi) yine de AYM'nin kararına siyasidir diyemem.
Kararı alanlar tek tek siyasi karar vermiş olsalar dahi diyemem. Çünkü:
Bu kez AYM, '367' kararında olduğu gibi kelime oyunlarına, anlatım boşluklarına sığınmadı.
'10 ve 42'nin iptalindeki gibi yetkisini aşmadı ya da yetki gaspı yapmadı.
Sebep ortada: Bu yasalarla iş görürseniz, DTP'yi kapatmak zorundasınız.
AYM Başkanı Haşim Kılıç'ın, neredeyse özür dilercesine, demokratik açılıma zarar vermek gibi bir niyetlerinin olmadığını söylemesi boşuna değil: Biliyor olayın nereye varacağını...
Hatırlarsanız: Geçen gün, "Belki de en iyisi karar vermemek" demiştim. Çünkü işin buraya varacağı belliydi...
Bence AYM belki karar vermeyi bir miktar erteleyebilirdi. Ama o kadar.

***

Hukuk
açısından bakıldığında, bu yasalar demokratik değil, özgürlükçü değil, insan haklarından ve hukukun üstünlüğünden yana değil.
Etnik açıdan bakıldığında ise bu yasalar Kürtleri yok sayıyor. (Dini açıdan da Alevileri yok sayıyor. Gayrimüslimlere ise 'yabancı' muamelesi yapıyor.)
Size net bir örnek vereyim:
Bu öyle bir sistem ki milyonlarca oy almış bir partiyi kapatabiliyor ama örneğin Genelkurmay Başkanının yargılanmasına izin vermiyor.
Garabete bakın: GK Başkanını görevden almak mümkün ama yargılamak neredeyse mümkün değil.

***

Şu nokta önemli:
Demokrasi ve hukukun üstünlüğünden yana olanlar, "AYM yanlış yaptı; siyasi bir karar alarak, DTP'yi kapatmamalıydı" diyemez.
Eğer derlerse, AYM'nin, yukarıda örneklerini verdiğim, eski siyasi kararlarını da meşru görmüş olurlar.
Ne yapmalı, derseniz: Küreklere asılmaya devam.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA