Saraybosna'ya Nisan 1997'de gitmiştim ilk kez. 11 binden fazla insanın öldüğü bin günlük Sırp kuşatmasından daha yeni çıkmışlardı. Bütün binalar delik deşikti.
Pazarda patlayan bombanın döktüğü kanların izi hâlâ duruyordu.
Gerçek bir kahramanlık abidesi olan Oslobodenje (okunuşu: 'Oslobocenye'; anlamı: 'Kurtuluş') gazetesini ziyaret etmiştik.
Savaştan önce 80 bin satan 48 sayfalık tabloid boyda bir günlük gazeteydi Oslobodenje.
Kuşatma sırasında, elektrik, su, telefon, kağıt yokken ve Sırp ordusu sadece 100 metre uzaktan binayı ateşe tutarken bile 'inadına' gazeteyi çıkarmışlardı.
Öyle ki gazete, kitap boyutundaki dört sayfaya düşmüş ve sadece 1500 adet basılabilmişti. "Nasıl sağ kalabildiniz" diye sormuştuk Yayın Yönetmeni Mehmed Haliloviç'e...
Önce 5 arkadaşlarının öldüğünü, 25'inin yaralandığını söylemiş, sonra da acı acı gülümseyerek anlatmıştı: "1970'lerin sonunda bu bina dikilirken bir de atom savaşı sığınağı yapılmıştı. 'Stalinci zihniyete bak' diye dalga geçmiştik. Ama bizi kurtaran işte o sığınak oldu..."
Bir Yugoslavya kenti olarak 1984 Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapan Saraybosna, 1992 ile 1995 arasında tarumar olmuştu. Şimdi ise Bosna Hersek'in başkenti.
***
İstanbul'dan kalkan uçak sadece bir buçuk saatte varıyor Saraybosna'ya. Bitkin bıraktığım kenti, kendini toparlamış buldum.
Kafeler, lokantalar doluydu. Caddelere, üzerinde 'Bajram serif mubarek olsun' yazan bez afişler asılmıştı.
Not: Bu söz kalıbı bütün Balkan ülkelerinde kullanılıyor. Hırvatistan'ın Adriyatik kıyısındaki tarihi Dubrovnik kentindeki Yahudi Müzesi'nin direktörü de, Türk olduğumuzu öğrenince anında 'Bayram şerif mübarek olsun' dedi!
***
Siyaset biliminde 'Balkanlaşma' diye bir terim var. Eskiden bir arada yaşayan halkların, kendi küçük devletlerini kurup birbirleriyle takışmasını ifade ediyor. "Balkanlaşma", Balkanlar'da iki kere yaşandı:
Önce Osmanlı'nın güçten düşmesiyle 20'nci yüzyılın ilk yarısında...Sonra da sosyalist ülkelerin dağılmasıyla 1990'larda...
Yugoslavya'nın bölünmesiyle meydana gelen olaylar, milliyetçi ideolojinin yol açtığı felaketlere örnektir.
Mareşal Tito döneminde mutlu bir evlilik sürdüren nice Müslüman Boşnak ile Hıristiyan Sırp, Balkanlaşmayla birlikte kanlı bıçaklı olup boşandı. Hatta birbirini öldüren karı kocalar görüldü.
Not: Balkanlar'da olanları bilen bir kişi, eğer azıcık vicdanı varsa, Türkiye'nin bölünmesini istemez.
Turizmde şu sıralar Balkan ülkeleri moda...
***
AB üyesi olmayan Bosna ve Hırvatistan, bizden vize istemiyor. Ayrıca pahalı da değiller.
Hem hoş bir tatil yapmak, hem de Osmanlı geçmişimizin izini sürmek isteyenler (henüz bozulmadan) gidebilir.
Bir öneri: İngiliz aktör (1960/70'lerde Monty Python elemanıydı) ve gezi yazarı Michael Palin'in Avrupa'nın dört bir yanından çarpıcı gözlemlerini aktardığı 'New Europe' adlı harika kitabı henüz Türkçe'ye çevrilmedi.
Ama BBC'de yayınlanan belgeselinin DVD'sinden, Bosna ve Hırvatistan'da yaşadıklarını izleyebilirsiniz.
Belki haberlerden hatırlarsınız: Michael Palin, Türkiye'ye geldiğinde, fotoğrafçı Ara Güler, dansöz Tanyeli, sanat uzmanı Raffi Portakal ve türbanlı modacı Rabia Yalçın ile de konuşmuştu.