Tartışmayı biliyorsunuz:
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Bahçelievler Aşkabat Caddesi'nin (7'nci Cadde) 'İçkili Yer Bölgesi' ilan edilip edilmemesini kamuoyu yoklamasıyla belirlemeye kalkışmıştı.
Başkan Melih Gökçek, bazı AKP'liler de dahil olmak üzere eleştiri yağmuruna tutuldu.
Neticede dün belediyeden bir açıklama yapıldı ve bu konuya ilişkin sorunun yoklamadan çıkarıldığı açıklandı.
***
Bu vesileyle konuya daha geniş açıdan bakmakta fayda var.
Demokrasilerde,
Meclis'i (yasama) ve dolayısıyla hükümeti (yürütme) belirleyen halktır.
Demokrasi belki rejimlerin en iyisi değildir ama
en az kötü olanıdır. Hem halkın siyasete katılımını, hem de iktidar koltuğuna oturanların hesap vermesini sağlar.
***
Ancak sadece Türkiye'de değil, başka ülkelerde de hemen her sorunu '
halka götürelim' diyenler çıkıyor.
Elbette birçok konuda
referandum yapılabilir. Mesela biz de
2007 sonbaharında
Cumhurbaşkanlığı konusunu halka götürmüştük.
Ancak öyle bazı meseleler vardır ki asla halka götürülmez. Onların referandumu yapılmaz.
***
Önce yurtdışından bir örnek vereyim.
ABD'li siyaset bilimci,
Newsweek dergisinin ödüllü yazarı
Fareed Zakaria'nın '
Özgürlüğün Geleceği' adlı (Türkçeye de çevrildi) önemli bir kitabı var.
Burada zenci haklarına değinirken özetle şöyle diyor: '
Eğer halka sorsaydık, zenciler haklarını asla alamazdı.'
Gerçekten de büyük bir ağırlığa sahip muhafazakâr eğilimli beyazlardan, zenci haklarını savunmasını beklemek abesle iştigaldir.
Yani '
hak hukuk' söz konusu olduğunda, referandum yapılmaz, halkoyuna başvurulmaz.
Azınlığın hak taleplerinin yerinde olup olmadığına çoğunluk karar veremez.
***
Gelelim Türkiye'ye... Bizde epeydir bir (alkollü) içki sorunu var. Ortama göre değişiyor: Bazen içmek kabahat oluyor, bazen içmemek...
İçki tüketiminde hafif bir artış olmasına rağmen halkın çoğunluğu içki içmiyor.
Kimi dini kaygılarla, kimi sevmediğinden, kimi kültürel olarak alışmadığından, kimi sağlık nedeniyle, kimi de parası yetmediğinden alkollü içki tüketmiyor.
Parmakla gösterilecek bazı ilçeler haricinde, nerede halkoylaması yaparsanız yapın, '
içki karşıtı' bir sonuç elde edersiniz.
Halkın çoğunluğu '
Yöremizde içkili yer olmasın' diyecektir. Hatta, her akşam
TV'nin karşısına geçip
iki duble içen aile babaları da buna katılır.
***
Öte yandan içkili yerler de bir ihtiyaçtır. Çoğunluğun olmasa da azınlığın ihtiyacıdır. İçkili yer açmak haktır.
İçkiyi yasaklamaya kalkışanlar, karşılarında hayli geniş bir kesimi bulur: İçki içenler, turizmciler, otel işletmecileri, gayrimüslimler, demokratlar, liberaller, sektör çalışanları, servis elemanları, nakliyeciler, vb.
O halde bunun doğrusu şudur: Belediye içkili yerlerin açılacağı bölgeleri belirler.
Tabii bu bölgeler, Ortaçağ'da cüzamlılara yapıldığı gibi kentin dışında olmaz.
Kentine merkezine fazla uzak olmayan; makul, temiz, düzenli alanlar, sokaklar, caddeler ayrılır.
Böylece hem azınlığın hak ve özgürlükleri korunmuş olur, hem de çoğunluğun rahatsız olması engellenir.
Bu tip sorunları çözmek zor değildir; yeter ki taraflar iyi niyetli olsun ve ötekinin haklarına saygı göstersin.