Çok acayip bir dönemden geçiyoruz. Kimi uzmanlar yılların birikimini siyasete kurban edebiliyor.
Örneğin, geçenlerde bir anayasa profesörü, "Yargı tarafsızlığı, hukuki bir kavram değildir" diyordu.
Ölür müsün, öldürür müsün?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, geçen haziranda Ankara Kızılcahamam'da yapılan toplantının sonuçlarını açıkladı.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Milli Savunma Bakanlığı, Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Noterler Birliği ve YÖK temsilcilerinin katıldığı toplantıda, Yargı Reformu Stratejisi belirlenmişti.
Stratejinin ikinci maddesi şöyleydi: 'Yargının tarafsızlığının geliştirilmesi...'
Maddenin içeriğinde ise Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmiş olup, HSYK'nin 2006'da yargı mensuplarımıza tavsiye ettiği, 'Bangalore Yargı Etiği İlkeleri'nden söz ediliyordu.
Yatıp kalkıp yargı bağımsızlığından söz edeceksin... "Peki tarafsızlık ne olacak" dendiğinde, kamuoyuna yalan söyleyeceksin: "Yargı tarafsızlığı hukuki bir kavram değildir."
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, dünkü konuşmasının metnine, 'yandaş yargı' diye bir tabir koymuş ama sonra okumamış.
Halbuki var böyle bir durum: Bağımsızlığını gayet güzel kullanırken, tarafsız olmayan, siyasi ve ideolojik kararlar alan, bunun için de Anayasa'yı ve evrensel hukuku çiğneyen bir yandaş yargı kadrolaşması var.
Bunlar kimin yandaşı, diye sormanıza gerek yok, bakmanız yeter: Hazır olda duruyorlar ya!