Eskinin lezzetli limonatalarını unutmaya başladığımızda devreye kafeler girmişti. Zencefilli, yeşil elma dilimleriyle dolu hoş limonatalar yaptılar. Ancak olumsuz bir yanları vardır: Fiyatları tuzludur.
Benim gördüğüm kadarıyla limonata bu yaz patlama yaparak yeniden kitleselleşme fazına girmiş durumda.
Yiyecek-içecek sanayi ciddi biçimde limonataya el attı: Uludağ ve Doğanay firmaları 'gazsız' limonatayı litrelik şişelerde piyasaya sürdü.
İkisi de geleneksel ev limonatasından yaptıklarını söylüyor ve reklamlarda kıyasıya kapışıyor. Rekabetin kaliteyi ve çeşitlemeyi artıracağını umuyorum.
Bu arada piyasaya taze meyve suları sunan Exotic'in de zencefilli limonatasını unutmayalım.
Zencefilli limonatayı sevenler, isterlerse büyük marketlerden satın alacakları zencefili kullanabilirler.
Ancak dikkat: Zencefilin kokusu çok keskin olduğu için incecik ve de minicik bir dilimle başlayın. Yetmezse miktarı artırın.
Ayrıca meraklısı, taze nane yaprakları ve birkaç parça buz limonatadan aldığı zevki çoğaltabilir.
Not: Başka bir geleneksel içecek olan ayrandaki rekabet de piyasaya gerçekten lezzetli ürünlerin sürülmesine yol açmıştı. Ayran deyince ilk akla gelen firmalardan biri Sütaş. Ancak Sütaş şişelerinin üstünde yer alan reklamdaki tuhaflık her seferinde gözüme çarpıyor. 'Eridik susuzluktan, ayran gelsin buzluktan' diyorlar ya. 'Kuruduk susuzluktan' demek gerekmez mi? Benim bildiğim, "sıcaktan eridik" denir ama "susuzluktan eridik" denmez.