Bir günlüğüne Radikal gazetesinin yayın yönetmeni oldu Orhan Pamuk. Hazırladığı manşet bizleri 1951 yılına götürdü: Cumhuriyet gazetesi yurtdışına kaçmak zorunda bırakılan Nâzım Hikmet için "Yüzüne tükürmeniz için bu fotoğrafını bastık" demişti.
Pamuk'un bu tercihi "Kendisini eleştiren Cumhuriyet gazetesinden öcünü alıyor" diye yorumlandı. Olayı 'kişiselleştirdiği' için eleştirildi.
Doğrudur. Ama ne fark eder?
Asıl mesele şurada:
Cumhuriyet çeşitli yazı dizileri hazırlayarak, "Biz hiç değişmedik... Duruşumuzu hep koruduk..." mesajı verir okurlarına. Mesela eski patronları, rahmetli Nadir Nadi için defalarca "Onun çizgisi hep aynı kaldı" demişlerdir.
Peki gerçek bu mu? Elbette değil.
Kurucu patron Yunus Nadi'ye Hitler'i desteklediği için 'Yunus Nazi' adı takılmıştı. Oğlu Nadir Nadi'nin gazeteye geldiğinde Nazi selamı verdiği anılarda yer alır.
1951'de gazetenin yöneticileri Nâzım'ın suratına tükürülmesini istemişti.
1970'lerdeki (ve bugünkü) yönetici ve yazarlar ise ona sahip çıkıyor.
Değişim normaldir. İnsanlar ve kuruluşlar değişir. Ama siz "Biz geçmişe olduğu gibi sahip çıkıyoruz" dediğinizde, o zaman birileri "Hadi buna da sahip çık" deyiverir işte.
Orhan Pamuk'un manşetinde asıl tartışılması gereken onun psikolojik zaafları değil, bu ideolojik manevrasıdır.