Acaba 1915'te olanlara ne ad vermeli: Ermeni tehciri ? Mukatele (karşılıklı katliam)? Soykırım ?
Bizde meseleye, "Tarihçiler, diplomatlar, hukukçular bir araya gelsin. Belgeleri incelesinler ve bir karara varsınlar" diye yaklaşanlar var.
Yani belgelerin gırtlağı sıkılarak olayın soykırım olup olmadığı ortaya çıkarılacak. Tabii gırtlağı sıkılan bir belge nasıl dile gelir; o da ayrı konu!
Espri bir yana, ' hakikat'in belgelerde gizli olduğunu sananlar; tarih denilen sosyal bilim dalını hiç anlamamış olanlar.
Arşiv belgeleri, onlardan tutarlı ve mantıklı bir hikaye kuracakları bekleyen cevher kütlesidir. Önemli olan onu nasıl işlediğimizdir.
Yukarıdaki benzetmeyi tarihçi Selim Deringil'in, Toplum ve Bilim (sayı 91, Kış 2001-2) dergisinde yayınlanan, ' Geç Dönem Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeni Sorununu Çalışmak ya da Belgelerin Gırtlağını Sıkmak', başlıklı makalesinden aldım.
Deringil, makalesinde 14 vakayı ele alıyor. Bunların hepsi Osmanlı'daki Ermeni meselesiyle ilgili.
Ardından da bu belgelerin nasıl farklı açılardan yorumlanabileceğini gösteriyor. Öyle ki en az 2 olan yorum sayısı bazen 5'e kadar çıkabiliyor.
Tabii " farklı yorumlar mümkün " demek , "herkesin aklına estiği gibi tarih yazabileceği " anlamına da gelmiyor.
Bu belgeye bakarak yaptığınız yorumun, başka belgelere bakarak yaptığınız yorumla, tutarlı-mantıklı-rasyonel bir bağı olması gerekiyor.
Aynı romanlardaki gibi: Eğer yarattığınız kahraman, normal bir adamsa ama siz onu ağustos sıcağında palto, kaşkol ve botla sokağa çıkarıyorsanız. Sorun onda değil, sizin yazarlığınızdadır.Özetle Türk tezini savunan tarihçilerin (ve diğer uzmanların), Ermeni tezini savunan tarihçilerle bir araya gelmesi, hiçbir anlamlı sonuca varamaz.Hele hele onlardan soykırım gibi siyasi-hukuki bir kavramı kullanarak karar vermelerini beklemek tam bir saflık olur.