SABAH'ın kitap ilavesinde 'kitap ve reklam' konulu bir yazı yazdım. Dün çıkan ilave maalesef şimdilik sadece İstanbul ve Ankara'da yayınlandığı için temel fikri özetleyeyim:
Penguen Yayınevi kitaplarını (hem de klasikleri) ABD'de ünlü basketbolcülerle tanıtıyor.
Türkiye'de de futbolu konu edinen çok sayıda kitap çıkıyor (Bendekiler iki rafı geçti). Ancak bunların satışı 3 bini zor buluyor. Yani futbolu seyrediyoruz, tartışıyoruz ama okumuyoruz. Peki neden futbol camiasından ünlü kişiler (mesela Tuncay, Hakan Şükür, Şansal Büyüka, Fatih Terim, vb.) bu kitapları tanıtmıyor? " Okudum, çok beğendim " filan demiyorlar? Yayınevleri neden ABD'deki gibi yaratıcı işbirlikleri düşünmüyor? Bu yazı üzerine İletişim Yayınları'nın editörlerinden, sadece milliyetçilik, Marksizm gibi konularla değil, futbolla da yakından ilgilenen Tanıl Bora (' Ankara Rüzgârı: Gençlerbirliği Tarihi'nin yazarı) aradı ve laf arasında beni çok üzen bir olayı anlattı: Biliyorsunuz Fenerbahçe Kulübü, güzel bir jest yaparak, yeni inşa edilen basın tribününe rahmetli gazeteci İslam Çupi'nin adını verdi.
Çupi sadece iyi bir Fenerli değildi. Gerçek bir futbol (ve genel olarak spor) aşığıydı. Keskin gözlemlerini müthiş renkli bir üslupla yazılarına aktarırdı.
F.Bahçe bu adı seçince İletişim Yayınları'nın yöneticileri kulübe başvurmuş. " Biz Çupi'nin yazılarını iki cilt halinde derledik. Bu kitapları tribünün uygun bir yerinde sergileyelim " demişler. Ancak bu talep kabul edilmemiş.
Dün stadın altındaki büyük Fenerium mağazasını aradım: "Hiç futbol kitabı satıyor musunuz?" Cevap: Hayır! Hadi diğer kitapları geçtik... Ama BJK'nin efsanevi ismi Baba Hakkı'nın, " O sporun Balzac'ıdır " dediği İslam Çupi'nin yazıları ('Futbolun Ölümü'... ' Olaylar, Sağbekin Lahana Dolmasını Yemesiyle Başladı') ya da mesela Altan Tanrıkulu'nun kaleme aldığı ' Fenerbahçe Tarihi' Fenerium'da veya basın tribününde niye satılmaz? F.Bahçe yöneticileri, kültürü ve kadirşinaslığı, vefayı ad vermekten ibaret sanıyorsa...
Aldanıyorlar!