New York Times'ta Tony Freytag adlı bir girişimcinin öyküsünü okudum: Temizlenmiş, dilimlenmiş, çekirdekleri çıkarılmış yeşil elmaları, havası alınmış paketlere koyup satıyor. Bu elmalar üç hafta tazeliğini, kokusunu koruyor. Kararmıyor, bozulmuyor.
Peki elmalar niye dilimleniyor? Çünkü çağdaş yemek endüstrisinin amacı 'atıştırmayı' sağlamak: TV'nin karşısına geçip abuk cubur yiyeceksiniz. 'Abur cubur'... Yani: Sırası, tadı, yararı gözetilmeden, rasgele yenen şeyler...
Özellikle TV seyrederken bunu neredeyse bilinçsiz biçimde yapıyoruz. Neyi, ne kadar yediğimizi unutuyoruz. Yemek endüstrisi cips, patlamış mısır, şekerlemeden sonra gözünü meyvelere dikmiş durumda. Meyveyi 'atıştırmalık' haline getirmeye çalışıyorlar.
Hazır elma dilimleri de bunun bir parçası. Elmayı kesmek, soymak filan vakit alır. Dikkat dağıtır. Üstelik böyle durumlarda tek elmayla yetiniriz; bir tane yer bırakırız.
Freytag'ın elmasını aldığınızda ise tek yapmanız gereken onu bir kaseye boşaltıp, hemen atıştırmaya başlamak. Böylece ne kadar yediğinizi bilemeyeceksiniz.
Üstelik elma faydalı olduğu için işin içinde eleştirecek bir yan da pek yok.