Son ayların moda kelimesi 'hakaret'. Herkes birbirini 'hakaret etmekle' suçluyor. Ben artık, ' Ey dostlar, bakın bakın nasıl da hakarete uğradım' diye ortalığı velveleye vermek için fırsat kollayanlar olduğunu dahi düşünmeye başladım.
Şu an aklıma gelen birkaç örnek:
* " Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü " diyen Orhan Pamuk, Türklüğe hakaret etti mi, etmedi mi?
* Brezilyalı golcü Ailton, BJK formasına hakaret etti mi, etmedi mi?
Burhan Ayeri'nin ' Avcılık, cinayettir' demesi, avcılara hakaret mi, değil mi?
* Bekir Coşkun, türban takanlara ve başörtüsü yasağını eleştirenlere ' Ulusal salak' diyerek hakaret etti mi?
* Osman Turhan'ın 'yılbaşını kutlayan köpekler' karikatürü, 2006'yı şen şakrak karşılayanlara hakaret sayılır mı?
***
Bazen gülünç, hatta saçma noktalara doğru uzansa da, ben yine de bu tip tartışmaları olumlu buluyorum.
Kafa göz yararak da olsa; ' saptama' (tespit), ' eleştiri' ve ' hakaret' arasındaki ayrımları öğreneceğiz.