Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın sözleri ortalığı karıştırdı:
"Fenerbahçe yönetimini Türkiye'de, Türkiye Cumhuriyeti varken PKK gibi, başka kuruluşlar gibi Türkiye'de hükümet kurmak isteyen, cumhuriyet içerisinde cumhuriyet kurmak isteyen bir örgüte benzetiyorum."
Bunun üzerine F.Bahçe yönetimi yaptığı açıklamanın bir bölümünde şöyle dedi:
"İlhan Cavcav'ın yaptığı açıklamayı (...) tarihi bir gaf, telafi ve tedavi edilemeyecek boyutta zihinsel bir hastalık olarak görüyoruz..."
***
Biri F.Bahçe yönetimini PKK'ya benzetiyor... Diğeri 'sen de akıl hastasısın' diyor. Biri yangın çıkarıyor, diğeri yangına körükle gidiyor.
Al başına belayı!
Türkiye'deki kavgaların çoğunluğu, 'ne' söylendiğinden değil, 'nasıl' söylendiğinden çıkıyor. Yani 'içerik' değil, 'biçim' önem kazanıyor. 'Zarf', 'mazruf'un önüne geçiyor.
F.Bahçe yönetimi eleştirilemez mi? Elbette eleştirilir. Hem de kıyasıya! Ama F.Bahçe yönetimini PKK'ya benzetmek neyin nesi? Dilin kemiği yok, anladık da, dil sahibinin beyni de mi yok?
Üstelik benzetmenin mantığı da yanlış... Mesela Cavcav "F.Bahçe, meşru hükümete rağmen ipleri elinde tutmaya çalışan 'derin devlet'e benziyor..." gibi bir laf etseydi... Hem yaptığı analojinin tutarlılığı olurdu, hem de sarı-lacivertli camia böyle ayağa kalkmazdı.
Fikrini abuk sabuk benzetmelerle ya da hakarete varan sıfatlarla ifade etmek son zamanlarda adeta moda oldu.
Orhan Pamuk'a ve yandaşlarına kızanlar; uluorta, pata-küte gazete köşelerinde, TV ekranında küfrü basıyor.
Kentlerdeki üç beş kapkaç çetesi yüzünden canı yananlar bütün Kürtler'i suçlayan yazılar yayınlıyor.
Siyasetten spora... Kışkırtmaya yönelik, yakında bir bumerang gibi dönüp sahibini vuracak olan, akılsızca edilmiş laflar ortalıkta dolaşıyor.
Üstelik de bütün bunları, İlhan Cavcav gibi yöneticilik yeteneğini ispatlamış, zeki, tecrübeli insanlar yapıyor. Olacak iş mi?
Cavcav ve benzerleri bunların lafta kalmayacağını... Sokağa yansıyacağını bilmiyor mu?
Cavcav şimdi kalkar 'yanlış anlaşıldım' der ama ne fayda!