F.Bahçe'nin yeni transferi Anelka hakkında özetle, "Müneccim değiliz. Ürünü yani takımın ve oyuncunun performansını görelim" dedim.
Okurlarımız itiraz etti: "Elbette geleceği görmeyiz ama biz zaten sizin tahmininizi merak ediyoruz. Kaçmak yok."
Peki... O zaman atv Haber Müdürü Yılmaz Özdil'in dün Sabah'ta yayınlanan yazısıyla hesaplaşarak konuya değinelim.
Önce özet... Özdil diyor ki: "Ben size F.Bahçe'nin hangi sistemle oynayacağını söyleyeyim: Topu ona verecekler, o da gol atacak. Gerisi hikâyedir. 'Sistem' denilen kavram, 'makine' için geçerlidir. 'İnsan'a uymaz'. Futbolda 'bilim' ve 'zengin' kazanmaz, 'yetenek' kazanır."
Sanırım bu cümlelerden Özdil'in olaya yaklaşımını anladınız.
Bense hemen hemen tersini savunuyorum.
Eğer Özdil'in dediği doğru olsaydı... Bir kulübün yetenekli futbolcuları renklerine bağlaması yeterdi. Teknik direktöre, antrenöre filan dahi gerek kalmazdı. Sonuçta da ortaya "Saldım çayıra, Mevlam kayıra" türü bir oyun çıkardı.
AMAÇ YÜKSEK VERİM
Halbuki en basit mahalle maçında dahi bir düzen, bir yapı, bir 'ön fikir' vardır. En azından kimin oynayacağını, kimin yedek bekleyeceğini belirlemek gerekir.
Profesyonel-endüstriyel futbola geldiğimizde iş daha da büyür ve karmaşıklaşır. Niye? Çünkü amaç 'sistem' sayesinde 'yetenek'ten maksimum verimi almaktır. "Bütün, parçaların toplamından fazladır" sözü bize bunu anlatır. İyi organize olmuş 'sıradan' yetenekler, organize olmamış 'üstün' yetenekleri daima alt etmiştir.
"Topu Anelka'ya verecekler; o da gol atacak... Gerisi hikâyedir" diyor Özdil.
Doğru! Gerisi hikâyedir ve zaten bütün iş o 'hikâyeyi' yazıp okutabilmektir! Yani: Maça kimin hikâyesinin damgasını vuracağını belirleyebilmektir.
Mesela Mustafa Denizli derbilere ilişkin olarak "Haftalardır bu maçı kafamda oynuyorum" demez mi? Kastettiği tam da bu işte: Kendi hikâyesini, rakip teknik direktöre kabul ettirmek.
"Topu Anelka'ya verecekler..." diyor Özdil. Elbette öyle olacak. Peki ama top nasıl kapılacak? Rakibin o anda yapacağı pres nasıl atlatılacak? Pası Anelka'ya kim verecek? O sırada Anelka hangi konumda olacak?
Fatih Terim, Brezilyalı Felipe'den defansa yardım etmesini istediğinde ne olduğunu gördük: Orta yuvarlakta süper çalımlar atan ancak bu becerisi hiçbir tehlike yaratmayan bir oyuncu çıktı ortaya.
ROBOTLAŞMA YANLIŞ
Acaba Daum, aynı şeyi Anelka'dan isteyecek mi? Yoksa o da Alex gibi geriye yardım etmeden serbestçe gezinecek mi?
Forvet Nobre, Alex ve Anelka'da oluşacaksa, orta sahayı kim tutacak? Zavallı Aurelio, Van Hooijdonk döneminde olduğu gibi yine deli danalar gibi koşturacak mı?
"Sistem denilen kavram makine için geçerlidir; insana uymaz" diyor Yılmaz Özdil.
Bence tam tersi doğru. Bir makinenin, makine olabilmesi için zaten sistem gerekir. Siz hiç sistemsiz makine gördünüz mü? Makinenin doğasında, mantığında sistem vardır yoksa çalışmaz.
Basit insan topluluğunda ise kendiliğinden bir sistem yoktur. O halde asıl mesele insanları sisteme sokabilmek, insanlardan bir sistem oluşturmaktır: Üremek için sistem, çalışmak için sistem, eğlenmek için sistem, yaratmak için sistem.
Yeteneğin Avrupa futbolu karşısında yetersiz kaldığı apaçık ortaya çıkınca Sambacılar bir zihniyet devrimine gitmedi mi?
Sistem ile mekanikleşmeyi birbirine karıştırmayalım. Eğer sisteminiz yeteneği köreltiyorsa, futbolcuyu robotlaştırıyorsa zaten fazla verim alamazsınız.
Tersine...
Eğer yeteneği şahlandıracak bir sistem kurabilirseniz; o takımı ve elbette o yıldızları seyretmeye doyum olmaz.
Farkındayım: Anelka'dan doğru dürüst söz etmeden yerimiz bitti. Peki ama siz bunu bir futbol yazısı olarak mı okudunuz? 'Kulüp' yerine şirket, vakıf, bürokrasi, hatta ordu kelimelerini koymaya ne dersiniz?