Medyada çıkan şu türden haberleri bilirsiniz: "Rüyasında karısının kendisini komşu oğluyla aldattığını gören adam eşini öldürdü." Birçok millet gibi Türkler de rüyalara önem verir. Bunun hem geleneksel nedenleri vardır, hem de dini. Ancak iş bu rüyaların yorumlanmasına gelince akıllar karışır.
Peki bir rüyayı nasıl yorumlamalı? Bu konuda birden fazla yaklaşım var. Mesela şu anda masamın üstünde iki tuğla kalınlığında bir kitap duruyor: Rüya Yorumları Ansiklopedisi. Sevinç Aksoy kaleme almış. Kitapta farklı rüya yorumcularının aynı nesne, kişi ya da duygu karşısında ne dediklerini alt alta dizmiş Aksoy.
Erich Fromm'dan Eric Ackroyd'a, Alfred Adler'den Cassandra Eason'a epey geniş bir taramanın sonuçları ansiklopedide yer alıyor. Ayrıca Doğu bilgelerinin yorumları da kitapta var.
Sevinç Aksoy kitaba, tahmin edeceğiniz gibi Sigmund Freud'u da almış. Tabii bu büyük bir hata. Çünkü Freud diğer rüya yorumcularından farklıdır. Onda sabit bir anlam yoktur.
Diğer yorumcular her nesneye belirli bir anlam yükler. Mesela 'baykuş' bilgiyi simgeler. Baykuşun sesini işitmek kötü bir haberin geleceğini gösterir. Vesaire, vesaire...
Freud ise olaya böyle bakmaz. Yani Freud, rüyada görünen şeylere bu tip kesinleşmiş, insandan insana değişmeyen bir anlam yüklemez. Önemli olan kişinin verdiği anlamdır ve bu anlam bilinçdışıyla bağlantılıdır. Dolayısıyla... Diyelim ki bir kadın rüyasında 'baykuş' gördü. Analiz sonucunda bu baykuşun Kartal adlı bir erkeği simgelediği ortaya çıkabilir.
Bunca lafı niye ettim biliyor musunuz? Bizim dizide, "Rüyasında Peygamber'i gördü, hayatı değişti" diye bir başlık vardı. Okurlar da "Peygamberin resmi yok ki, nasıl görür" diye sordular.
Şöyle... Size de hiç olmaz mı? Rüyanızda babanızı görürsünüz ama o aslında babanız değil de işyerinizdeki müdürünüzdür. Hatta uyanınca anlatırsınız: "Baba rüyamda seni gördüm ama sen, sen değilmişsin." Yani bir insanın, 'gerçekten', daha doğrusu bir 'figür' olarak Hz. Muhammed'i görmesi gerekmez. Mesela bir ışık görür ve onun Peygamber olduğunu hisseder.
Önemli olan da zaten bu histir, rüyayı görenin atfettiği anlamdır. Eğer rüyadaki algılanan gerçek ile somut dünyanın gerçeği aynı olsaydı o vakit yoruma gerek kalmazdı.