Mart ayındayız. İngiliz yazar Virginia Woolf'un ölüm yıldönümü. 1882'de doğan Woolf, Mart 1941'de kendini nehre atarak intihar etmişti.
Bu vesileyle tuhaf bir olayı hatırlayalım. Türkiye'de de gösterilen, menekşe gözlü Elizabeth Taylor'ın oynadığı bir film vardır. Adı: "Kim Kokar Hain Kurttan". Aslı Edward Albee tarafından yazılmış bir tiyatro eseridir. Güzel bir ad değil mi? İnsan geçekten merak ediyor: Hain kurt kim? Ondan korkan ya da korkmayan kim?
Ne var ki eserin İngilizcesi "Who is afraid of Virginia Woolf" idi. Yani "Kim korkar Virginia Woolf'tan!" Peki ne olmuş da 'Virginia Woolf' kelimeleri, değişime uğrayıp 'kurt'a dönüşmüş?
Tahmin edebiliriz: Çevirmen 'Woolf' kelimesini 'Wolf' ile karıştırıyor. Yapıtın adını Türkçeleştirirken böyle bir hataya düşüyor. Soralım: Woolf'u Wolf ile karıştıran bir çevirmene güvenilir mi? Doğru; güvenilmez! İyi ama mal ortada: 'Wolf'un 'kurt' anlamına geldiğini bilen, 'woolf'un kurt demek olmadığını da bilir. Değil mi? O halde yine soralım: Woolf nasıl Wolf oldu?
Anlaşılması gerçekten zor, tuhaf bir durum. Size başka bir alandan örnek vereyim. Dün burada Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan'dan söz ediyordum. O yazıyı yazarken sergi kataloğu önümdeydi. İnternetten bazı ayrıntıları öğrenmiştim. Ayrıca Mimar Sinan ile Marmara üniversiteleri arasındaki farkı gayet iyi biliyordum.
Ama ne oldu; gittim Marmara yerine Mimar Sinan yazdım. Prof. Koçan'ı bir üniversiteden alıp diğerine atadım. Olacak iş mi? Ama oluyor işte. Akıl sır ermiyor. Kaderin oyunu değil, beynin oyunu.