Kültür ve edebiyat dergisi 'E'nin şubat sayısında Sunay Akın ile yapılmış çok hoş bir söyleşi var. Yazar, şair, araştırmacı Sunay Akın'ın en önemli özelliklerinden biri, unutulmuş, es geçilmiş, önemsenmemiş hayatları ve olayları gündemimize getirmesidir. Hele İstanbul'u bir anlatır ki... Tadına doyum olmaz.
Bir ara Kızkulesi'ni 'Şiir Cumhuriyeti' ilan eden Sunay Akın'ın bir büyük hayali de bir oyuncak müzesi açmakmış. Bu yolda Akın 3 bin civarında oyuncak biriktirmiş.
'Kırdığımız Oyuncak' adlı bir de kitap yazan Akın, "İnsanlığın dünyayı dönüştürme düşüdür oyuncak" diyor.
***
Gerçekten de oyuncak dendi mi hemen aklımıza olumlu hayaller geliyor. Çünkü oyuncaklar genellikle 'güzel'dir. Oyuncak güzelliği çağrıştırır, çirkinliği değil.
Halbuki nasıl insanın içine ferahlık veren rüyalar varsa, karabasanlar da vardır. Kimi hayaller iyiliğe götürür, kimi felakete.
O halde: Oyuncaklar güzeldir dedik ama her zaman değil. Çirkin oyuncalar da var! Üstelik üreticilerine para kazandırıyorlar.
***
Çirkin oyuncakların öyküsünü New York Times gazetesinin pazar dergisinde okudum. Los Angeles'ta yaşayan illüstrasyon David Horvath, Kore'ye, ailesinin yanına dönen kız sevgilisi Sun Min Kim'e tuhaf bir çizim gönderir. Kim de karşılık olarak ona bu çizimin bebeğini yapar. Ve zamanla 'Uglydolls' (Çirkin bebekler) fikri doğar.
Derken iş büyür, işi ticarete dökerler. Seri üretime geçerler. Bugün 'uglydolls' 30 dolara satılıyor. Habere göre Kim ile Horvath da yakında evlenecekmiş.
***
Soralım: Kitabını yazarken Akın masasının üstünde Berlin'den aldığı, beyaz tekerlekli, önünde ipi sallanan oyuncak bir at duruyormuş. Acaba onun yerine bir 'uglydoll' dursaydı aynı şeyleri yazar mıydı?